Üye Bilgileri.size uygun bölümden devam ediniz.sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir. |
24 Ağustos 2017 Oda başkanları 'Kamu yararını gözettik' Halkın sağlığını hiçe sayanlar yargılanmalı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 350 ton asbestli malzeme (kesin kanser yapıcı madde) bulunan Havagazı Fabrikası'na ilişkin kamuoyunu bilgilendiren ve yetkilileri göreve davet eden Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Mimarlar Odası Ankara Şube İkinci Başkanı Ali Atakan, Mimarlar Odası Ankara Şube Sekreteri Namık Kemal Kaya, Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri Muteber Osmanpaşaoğlu ve Tuğba Arslan Konak ile Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut ve Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyeleri hakkında halk arasında korku ve panik yaratma, iftira, suç uydurma ve hakaret iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvurmuştu. Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan ve Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut, dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ifade verdi. Oda başkanları kültür mirasını halkın sağlığını hiçe sayarak yıkan yetkililerin yargılanması gerektiğini ifade ederken, bütün açıklamaların belgelere dayandığını bildirdi. Oda başkanları belgeleri, bilirkişi incelemesi sonucunu ve asbest raporlarını sunarak kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini talep etti. Raporlar asbest varlığını doğruladı Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, tescilli kültür varlığı olan Havagazı Fabrikası yerleşkesinde asbest yönetmeliğine aykırı bir şekilde, kent sağlığını ve halk sağlığını hiçe sayarak yıkım yapıldığını hatırlattı. Candan, olayların nasıl geliştiğini şöyle anlattı: "Havagazı Fabrikasının olduğu yerleşkeyi kapsayan parseller endüstri mirası olarak tescilli iken,2006 yılında tescili kaldırılmıştır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından tescil işlemin kaldırılmasına yönelik işlemin iptali için yargı yoluna başvuruldu. Ankara 2.İdare Mahkemesinin 2016/4216E. sayılı dosyası üzerinden davanın açılmasından 11 yıl sonra 15.02.2017 tarihinde iptal kararı vermiştir. (Karar mart ayında Odamıza tebliğ edilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara Büyükşehir Belediyesine gönderdiği 02.01.2017 tarihli yazısında süren bu davayı referans göstererek "yargı organını etkileyebileceğinden Müdürlüğümüze iletilmiş olan Havagazı Fabrikasına ilişkin hazırlanmış imar planları bu aşamada değerlendirilememektedir" denildi. Büyükşehir Belediyesi Ağustos ve Kasım ayında Havagazı Fabrikası alanındaki binanın yıkımı ile ilgili ihale yapmış, ilk yıkım ihalesi 25.08.2016 tarihinde 380 bin TL muammen bedelle yapılmış ancak gerçekleşmemiştir. Bu esnada yapılarda 350 ton asbestli malzeme olduğu ihale şartnamesinde tespit edilmiştir. Havagazı Fabrikası'nda asbest, yalıtım malzemesi olarak kullanılmış durumda olduğundan, bu endüstri mirasına konu alanda her türlü eylemin kontrollü ve denetimli bir şekilde yapılması gerekirken, 25 Şubat 2017 Cumartesi Büyükşehir Belediyesi öğle saatlerinde hiçbir koruyucu önlem almadan bu binanın yıkımına başlamıştır ve yıkım Ankara 7.İdare Mahkemesinin verdiği yürütmenin durdurulmasına kararına kadar (1 Mart 2017) devam etmiştir. Kültürel miras potansiyeli ile birlikte, hukuksuz yıkımı ile kent sağlığını ve halk sağlığını da tehdit eden bir durum karşısında Mimarlar Odası Ankara Şubesi bir firmadan talepte bulunarak alanda asbest olup olmadığının tespitini istemiş, firma alandaki 17 ayrı yerden numune almış, dört yerde asbest tespit etmiştir. Tok Sokak Enerjisa dış duvar üstü, Enerjisa mescit arkası, sahada çalışma yapan iki kepçede asbest tespiti yapılmıştır. Numuneler MTA'ya gönderilmiş ve MTA'dan da rapor alınmıştır." Bilirkişiler de 'Mevzuata aykırı işlem yapıldı' dedi Asıl gökçek yargılanmalı Candan, şunları kaydetti: "Kamu hizmetinin yürütülmesinin engellenmesi suçlaması anlaşılamamıştır, mevzuata aykırı halk sağlığını tehdit eden sürecin yargıya taşınması nasıl kamu hizmetini engelleme olarak nitelenebilecektir. Aynı şekilde eğitim ve öğretim hakkı, iş ve çalışma hürriyeti ihlali, kişilerin huzur ve sükununu bozma, halk arasında korku ve panik yaratma, iftira, suç uydurma, görevi kötüye kullanma, hakkı olmayan yerlere izinsiz girmek suretiyle tecavüz, mesken dokunulmazlığını ihlal ve hakaret suçlamaları mantık dışıdır. Bilimsel verilerle açıklamalar yaptık, mevzuata uygun davranma konusunda defalarca şikayetçi idareyi uyarmış ve hukuki yollara başvurmuştur. özel firmandan ve MTA'dan alınan raporlar, Ankara 7.İdare Mahkemesi'nce yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesi rapor şikayetçi idarenin mevzuata aykırı iş ve işlemler gerçekleştirdiğini açıkça ortaya çıkarmıştır.Asıl gökçek yargılanmalıdır." 15 yıl sonra artacak mezotelyomanın hesabını Gökçek mi verecek? Ankara Tabip Odası Başkanı Vedat Bulut ise ifadesinde şunları dile getirdi: "Bölgede asbestli yıkım yapıldığı iddiası bize ait olan bir iddia değildir. Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ihale evraklarında bu durum bizzat belirtilerek ihaleye çıkılmıştır. Yani olay iddia değil bir resmi belgeden kaynaklanmaktadır. İhale evrakında belirtilen '1.300 ton tesisin kesilerek sökümünün yapılması, 2.800 m3 demirli ve demirsiz betonun inşaatının yıkılması ve 350 Ton Asbestli Malzemenin Sökülmesi, Nakliyesi ve Bertaraf edilmesi'' işinde bu tür tespitler ve incelemeler yapılmamıştır, gereken tedbirler alınmamıştır. Bu maddede belirtilen sınır değer havada asılı asbest lifi 0,1/cm3 dür (Bkz. Md.11) ve bu ölçüm yapılmamış, çalışan işçilerin bu konuda koruyucu donanımları bulundurulmamış, maskeler dağıtılmamış, uyarı levhaları konulmamıştır. C) bendinde belirtilen tozun tesis veya çalışma alanı dışına yayılmasını önlememiştir. Çünkü branda yoktur, inşaat alanında 26-28 barlık emişli kompresör üniteler yoktur. (Halen de yoktur) 27 Şubat'ta alınan bu resimlerde görülen ve bizim uyarımız sonrası çekilmeye çalışan file yapısı yönetmelikte belirtilen koşullara uygun değildir. Uyarı levhaları halen yoktur. Asbest maruziyetinin mezotelyomaya yol açma süresi yaklaşık 10-15 yıldır. Bu konularda sağlık risklerini basın açıklamalarımızda ve bilimsel toplantılarda açıkladık. Bu bölgede kimyasal sızıntı, ya da nükleer sızıntı riski olsaydı bu tür bir tehlikeli işleme Ankara Büyükşehir Belediyesinin girişemeyeceği bellidir. Ancak etkileri uzun sürede ortaya çıkacak ve araştırılması hukuken ve idari olarak güçlükler içeren bir konuda gayet rahatlıkla ve halk sağlığını tehlikeye atarak işlemler gerçekleştirilmiştir. Halk arasında korku ve panik yaratma iddiası ispata muhtaçtır. Aksine Ankara Tabip Odası Başkanı olarak korku ve paniğe neden olmamaya özen göstererek açıklamalarımı yaptım. 25 Şubat 2017 tarihinde başlayan halk sağlığı riski/tehdidi oluşturan eylemi çok kısa sürede 1 Mart 2017 tarihinde engelleyerek panik ve korkuyu önledik. 15 yıl sonra o bölgede yaşayanlar tıpkı Çernobil sonrasında yoğun kanser vakalarıyla karşı karşıya kalan Karadeniz coğrafyasında yaşayanlar gibi sorunlarla karşılaştığında kimi bulacak kimden hesap soracaktır? O dönemde de kamuoyu önünde çay içerek halkı kandıran siyasiler mevcuttu. Ankara içme sularında ağır metaller olduğu ispat edildiğinde kameralar önünde su içenler artan Alzheimer olgularının hesabını mı vermiştir? Ya da 15 yıl sonra artacak mezotelyoma olgularının hesabını bugünün ABB yetkilileri ve İbrahim Melih Gökçek mi verecektir?" TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Basın Birimi
Tweetle
Okunma Sayisi : 2735
|
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967 |
Son Güncelleme : 04.12.2024 - 15:24:59 Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları |