Üye Bilgileri.

size uygun bölümden devam ediniz.

sitemizdeki online işlemlerden yararlanabilmek için kayıt olup parolanızla giriş yapmanız gerekmektedir.
Daha önce insan kaynakları için bir parola aldıysanız o parolayı kullanabilirsiniz.

Henüz üye değilmisiniz? Yeni kayıt!

Detaylı Arama.

size uygun bölümden devam ediniz.

site içerisindeki tüm içerikte arama yapılmaktadır. birden fazla kelime aratabilirsiniz.


25 50 75 100

Yayınlanma Tarihine Göre
Eklenme Tarihine Göre
Başlığa Göre
Okunma Sayısına Göre

Başlıkta Açıklamada İçerikte

Aynen girildiği gibi
Kelimelerin hepsi
Kelimelerden herhangi biri
ODA ÇALIŞMALAR KENT GÜNDEMI MESLEKI UYGULAMA YAYIN ÜYELER EĞITIMLER
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Metraj-Keşif ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi
“Mimari Akustik Rapor ve Projesi Neden Gereklidir?” Semineri
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ
Afet Bilinci ve Temel İlk Yardım Eğitimi
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ
5-8 ARALIK 2019 BİLİRKİŞİLİK TEMEL EĞİTİMİ
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
D-1 TEMEL BİNA AKUSTİĞİ EĞİTİMİ KAYITLARIMIZ BAŞLADI
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Eğitimi
Enerji Kimlik Belgesi Eğitimleri (EKB) Çevrim İçi Eğitimleri Başlıyor
“Çalışma Yaşamında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele” Eğitimi
Bilirkişilik Eğitimi
Ücretli Çalışan ve İşsiz Mimarlar için Sertifikalı Ücretsiz Eğitimler
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi IV
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi III
Keşif, Metraj ve İhale Dosyası Hazırlama Eğitimi II
Keşif-Metraj İhale Dosyası Hazırlama Teknikleri Eğitimi
Bilirkişilik Temel Eğitimi 2017
Bilirkişilik Temel Eğitimi 2017
2018 Yılı Ankara Şubesi Oda Bilirkişileri Listesi
Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı Temel Eğitimi
"Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlığı" Eğitimi
Bilirkişilik Temel Eğitimi
Keşif Metraj Eğitimi
EKB Uzmanı Üyelerimize Önemli Duyuru
Bilirkişiliğe Kabul Şartları
“BEP-TR 2 Oryantasyon” Eğitimi
“BEP-TR 2 Oryantasyon” Eğitimi
Üniversite Oda’ya Geliyor, Kent Akademisi Dersleri Başlıyor
Hukuk Davaları 2016 Yılı Bilirkişilik Listeleri Başvuruları
2016 Yılı Kamulaştırma Bilirkişi Listeleri
Ceza Davaları 2016 Yılı Bilirkişilik Listeleri Başvuruları
Bilirkişilik Başvuruları / Hukuk
Bilirkişilik Başvuruları / Ceza
Kamulaştırma Bilirkişiliği 2017 Listesi Başvuruları Başladı
Bilirkişilik Temel Eğitimi
ONLINE İŞL.

2020 Ankara “Fotoğraf Atölyesi”

1 Nisan 2003 18.30

.... şöyle bir ihtiyaçtan çıktı. biz geçen seneden beri Ankara ile didişiyoruz uğraşıyoruz. Ondan sonra fark ettik ki biz aslında Ankara ile uğraşmıyoruz. Biz melih gökçekle haydar yılmaz la onların benzerleriyle onların kadrolarıyla falan uğraşıyoruz. Sürekli böyle orda bir şeyler üreten insanların üretimlerinde gördüğümüz hatalar, sürekli mücadele falan derken aslında onların çizdiği bir yol üzerinde onlarla boğuşarak ilerliyoruz. Bu çok rahatsız etti bizi ve bunun dışında ne var diye düşünmeye başladığımızda o yol üzerinde ilerliyoruz derken de yanı az buz değil, yani bu şehir plancıları odasıyla birlikte yürüyen kent merkezi çalışması ki bu nerdeyse bir kitap büyüklüğüne gelen bir sonucu var şu aşamada. İmrahor vadisiyle ilgili yürüyen çalışmamız bir açılmış dava bir koruma kurul başvurusu bir sürü işte gazete ve radyo haberi bilmem ne o da ciddi bir çalışma bunun dışında bir sürü davalar var. İşte başkent hastanesinden köprülü kavşaklara kadar ve bu hep böyle devam ediyor. Metro davaları falan. Ne zaman onlar bir şey yapsa biz çıkıp aferin iyi yaptınız ya da  bakın bu hiç iyi olmadı şöyle falan yapın diyoruz. Dolayısıyla onlar bizim yapmalarını beklediğimiz şeyleri yapmayınca biz hiçbir şey dememiş oluyoruz. Böyle kötü bir durum oluşuyor. Sonra bundan nasıl kurtulabiliriz diye baktığımızda bu gündemin içinde giden kollar aynı şekilde gitmeye devam ederken, yani bu kent merkezi imrahor falan bu çalışmalar kendi hızını kesmeden aynı şekilde devam ederken, biz bundan tamamen bağımsız olarak Ankara nın geleceğine bakmak üzere öngörmek için değil bazı istatistikler oluşturmak ya da Ankara gelecekte neye dönüşecek diye öngörmek için değil verilerini bugünden alan değil, verilerini sadece çalışmanın içine katılan kişilerden alan o kişilerin hayallerinden düşlerinden bir kentle herhangi bir kentle ya da Ankara ile özünde de başkent Ankara ile ilgili isteklerinden umutlarından hayallerinden alan bir çalışma kurgulayalım dedik. Bu çalışma çalışma içinde dört tane ana aks oluşturduk. Bir tanesi geçmişte bütün bu Ankara nın planlama çalışmaları içinde yer almış çok ciddi projelerin zçok büyük projelerin altına imza atmış insanları bir toplayalım. Onlara da bir soralım. Siz neyi planlamak istediğiniz ve karşılaştığınız idareler size ne dedi. Sonuçta ne oldu. Ve bugün size aynı yetkiler aynı şeyler verilse ne yaparsınız. Bu gündemin tamamen nasıl dışına çıkarsınız. Zamanında eskişehir yolunu gelişme alanı ilan ederken bugün olsa nereyi ilan edersiniz. Nasıl yürürsünüz Ankara da . böyle sorular soracağız onlara. Ve bu soruları da biraz abartarak , bir sürü çeşitlemesini de oluşturduk ve onlara bir çağrı yaptık. yine aynı şekilde bir çağrıyı bir grup yarışmacı mimara yaptık. Ve onlara da döndük dedik ki, siz Ankara da açılmış çok büyük yarışmaların içine girmiş orda böyle diğer gruplarla birlikte fikir üretmiş ve bunu yapma hakkını elde etmiş mimarlarsınız. Bunların çoğu da uygulanmamış projeler. Bunları yaparken Ankara ya baktığınızda gördüğünüz ve geleceğe dönük olarak o proje çevresindeki etki alanı içinde Ankara için hayal ettiğiniz neydi. Bugün aynı şey tekrar olsa nasıl bir pojeyle bunu yeniden oluşturmak istersiniz. Bu örnekse mesela işte CSO, akm. Gölbaşı özel çevre yarışması esenboğa yarışması, nia ? yarışması, kent omurgası yarışması, gibi etki alanı kendinin çok ötesinde olan proieleri özellikle bunun için seçip başlangıç noktası olarak da o mimarlarla ilişki kurduk ve onlara da böyle sorular sorduk ve sorduğumuz soruların arasında işte bir mimarın bu anlamda kentle ilişkilerinde gördükleri umut ettikleri hayal ettikleri nelerdir ve 2020 ye bakarsanız siz biz eneler söyleyebilirsiniz. Böyle bir başlangıç noktası da orda yakalamaya çalışıyoruz. Üçüncü olarak da tam yazımızın içindeki cümleyle bir günlük ya da bir ömürlük bile Ankara lı olsalar çeşitli insanlara edebiyatçılar, ressamlar, yönetmenler işte bürokratlar Ankara da yada Türkiyenin başka bir yerinde yaşayan, bunların sayısı yanılmıyorsam elli altmışı buldu, var o kadar değil mi, yaklaşık , mimarlar da var bunların arasında . demin saydığımız kapsama girmeyen, mesela orda bazı şeyler de yaptık, kendi kafamıza gere iki gruba koymadık mesela,  ali cengizkan ı şair olarak aldık. Yarışmacı ya da planlamacı olarak olmadık. Onu biz kendi kafamıza göre şair kapsamında böyle dönüp sorduğumuz insanların arasına koyduk. Öyle insanlar da var mimarlar da var. Bu gruba da döndük dedik ki, yaşadığınız Ankara nın içinde var olmasını hayal ettiğiniz , istediğiniz  ama bugünkü bu sığ günlerin bugünkü bu düşten yoksun yaşantının yöneticilerinin var olmasına izin vermediği şeyler nelerdir. Böyle bir Ankara. Nazlı eray var. Böyle isimlerin çoğu var. O isim önerilerinizi de alabiliriz. Şimdi listeyi gezdirebiliriz. Böyle bir gruba da seslendik. Onlara da dedik ki , bize bir not herhangi bir hayal, herhangi bir düş parçası , herhangi bir fotoğraf, herhangi bir istek ya da şu bile olabilir. Şu kaldırılıp şöyle olsa. Bu kadarı bile olabilir. Yani Ankara ile ilgili kent yaşantısına dair, onların o kentle ilişkilenme biçimine dair bir şey. Bunu çok fazla açmadık, örnek vermedik, sadece bir paragrafla ifade etmeye çalıştık. İnşallah o ifade karşılığını bulacak. Bunun içinde mesela ilhan berk de var. Şu anda bodrum da yaşıyor. Ama altmışlarda yetmişlerde Ankara da memur. İşte enis batur da ömer madra da var. Böyle isimlere yolladık. Onlardan da böyle beklentimiz var. O listeyi sürekli genişletmeye çalışıyoruz. Çünkü o liste sürekli yazışma ile ilerleyecek bir liste. Son olarak da döndük dedik ki, bugünkü Ankara da bütün bu söylediğimiz hayallerin izlerini görüntü olarak bulmamız lazım. Herhangi bir şeye dönüştürmek istediğimiz zaman, ister bir bülten dosya konusu olsun, ister başka bir sergi olsun, ister daha sonra yapılacak bir çalışmanın içinde yer alacak şeyler olsun,  bu insanlar bize herhangi bir şeyden bahsettiğinde ya da biz bunlara örneklemeler yapmak istediğimizde, bu geleceğ3e dönük izlerin , geleceğe dönük notların parçalarını bugünkü Ankara görüntüleri içinde bir şekilde elde etmemiz lazım. Bu öyle bir şey olmalı ki, biz bir kareye baktığımız zaman orda gördüğümüz hayali başka insanların da göreceği şekilde paylaşmayı umut etmemiz lazım. Bunları da bir yerlere koymamız lazım. Sizi de onun için çağırdık. Size dönüp demek istedik ki, bu görüntüleri elde edebilir miyiz. Mesela bunun içinde bazı örnekler biz kafamızda oluşturduk. En basitini söyleyeyim CSO nun şu anda kazılmış olan çukuruna baktığımda ben başka bir şey görüyorum, yani orda öyle bir gayya çukuru değil de, o oluşmuş olan CSO yu ve onun Ankara ya kattığı şeyleri. Aynı şekilde mesela kongre binasının var olduğunu hayal ettiğimde. Bunların izlerini bırakmamız lazım diye düşü....yani CSO nun şu andaki o çukur halini, demin anlattığım o üçlü toplamın içine yerleştirip insanların bu ilişkileri kurabilmesini sağlamak lazım diye düşündük. Aynı şey demin saydığım bütün projeler için, gölbaşı için, merkezi iş alanı için hepsi için geçerli. Sonra bunun ötesinde kent yaşantısının içinde böyle mimari proje planlama bilmem ne kapsamı içinde ele alınamayacak olan, daha çok dönüp de işte o üçüncü gruba sorduğumuz kent yaşantısının birebir kendisiyle ilgili nasıl şeyler bulabiliriz diye düşündük. Mesela kendimizden yola çıkarak bulduğumuz birkaç hayali örnek verebi... istedik. Mesela demir parmaklıklar. Biz bu çalışmayı oluştururken , başlangıçta tartışırken ortaya attığımız hayallerden biriydi. Demir parmaklıkları olmayan bir Ankara. Bütün üniversiteleri bütün kamu kurumlarını böyle hapishanen gibi çevirmiş olan ve içine bizi hapseden o demir parmaklıkların olmadığı bir Ankara. Bunu nasıl....(ses-uzaktan anlaşılmadı) ...her yerde. Bu bir alışkanlık haline gelince kooperatif de çeviriyor kendini yani her yerde var o. Yine bunun gibi bir şey mesela. Kent ufku. Ankara da kent ufku herkesin farkında olduğu bir şey değil ama Ankaranın bazı noktalarında bu  kent ufkunun böyle biteviye bir görüntünün kent üzerinden görülebildiği yerler var. Bunlarla ilgili şeyleri nasıl kurabiliriz. Bunlar zamanı gelince kent yaşantısına mesela dönüp bir planlamayla ya da başka bir şeyle katılabilir mi. Ya da işte şehrin içinde yollarda, kaldırımlarda , metro duvarlarında var olan bir renkliliği , ona da mesela kentin renkleri diyebiliriz, bu renkleri bugün görebildiğimiz yerler var mı. Gelecekte görürsek nasıl görürüz gibi... böyle bir sürü kafamızda örnek oluşturmaya çalıştık. Bir de buna son parça olarak gençlik parkı gibi çubuk barajı gibi geçmişin hayallerin  bugünkü halleri üzerinden bazı çözümlemeler yapabileceğimizi getirdik. Bunu da mesela bugünkü görüntülerini almak açısından değil de o zaten herkesin kafasında var, ama geçmişin hayalleri olarak onları mesela arşivlerden bulup koyup bazılarını geçmişin hayalleri bugün, bugünün hayalleri gelecekte diye bazı şeyleri de kurabileceğimizi düşündük . buradan da yola çıkarak aslında bazı fotoğraflar . onların altına sadece belki birer cümle, belki birer kelime, belki birer paragraf. Bunlar sizden de gelebilir. Bunları sizler başka şeylerle eşleştirebilirsiniz. Bugün bunları burada konuşacağız. Ama görüntüler. Yani bütün bu hayallerin bu  projenin içinde olan ama her şeyin Ankara görüntülerini yakalayabilmek. Arzu bu. İkincisi de diğer o saydığım üç aks üzerinde yürüyen insanların hazırladıkları şeylerde boş kalan alanlarda destek verebilmek. Mesela bazıları diyecek ki, işte demin dedik, ilhan berkten bize şu kadarcık bir yazı gelecek belki. Belki onunla ilişkilenebilecek bir şey bulmak. Bunlar da bize geldikçe size ileteceğiz, siz ilişkilendiğimiz anda bize onu sağlayabilirseniz diyeceğiz. Böyle bir projemiz var ve bu aslında temel kapsam olarak mayıs ayının bülten konusu. 2020 Ankara hayali. Bülten de bunu işleyeceğiz. Ama bülten bunun başlangıcı olacak. Ve biz bir de bunun reel tarafı var. Böyle bir hayalin üzerine oturan bir tartışmayı mayıs ayının sonuna doğru bunu da başka bir grupla yapacağız, ters yüz edip, bu sefer gelecek seneki yerel yönetim seçimleri programına buradan yürümeye çalışacağız. Yani mevcut melih gökçek planlamalarını tartışacak bilmem ne yaparak değil, bu dosyada ne çıkıyorsa , planlamacılarla yarışmacılarla ve diğer insanlarla o tartıştıklarımızı biz bir bütüne dönüştürebiliyorsak o bütün önümüze koyup, 9nasıl bir Ankara yı onun üzerinden tartışmaya başlayacağız. Ve bu tartışmayı  daha sonra böyle bir program çalışmasıyla ve ondan sonra bu çalışmanın içinde yer alan herkesin ki şu anda işte o yazıştıklarımızı da dahil edersek yaklaşık yüz kişiyi buluyor herhalde bütün özel olarak davet ettiğimiz , birbiriyle eşleşmeyen kişi sayısı. Onların hepsinin önerileriyle şekillenip bu dönemin sonuna kadar hatta daha sonra nereye giderse oraya kadar bu çalışmanın başlangıcı olmasını istiyoruz. Bununla ilgili bizim bir sürü başka kurgumuz da var ama onlar şey, şu anda çok önemli olmayan ayrıntılar. Önemli olan şu anda bu anlattığım kadarı. Bizim durumumuz bu. Bu noktada sizden öncelikle hem buradan baktığınızda neler gördüğünüzü hem de önerilerinizi bekliyoruz, bu toplantıyı. Bu nasıl bir çalışma olabilir. Nasıl yürüyebiliriz. Süre konusunda , ayın onbeşi civarında bu konuda , özür dileriz yani size çok daha fazla zaman bırakmak ve daha uzun bir çalışma haline getirmek isterdik ama ancak toparlanabildik, yani bütün bu kurguyu oluşturup kimlerle nasıl olacak falan diye biz yaklaşık iki aydır çalışıyoruz. Ve ancak önümüze böyle bir çerçeve koyabildik. O yüzden ayın

12 si 15 i civarında bitim bu dosyayı bülteni hazırlayacak arkadaşlara teslim etmemiz gerekiyor. Ama demin de altını çizerek söylediğim gibi, bu çalışma bültenin dosyası hazırlandığında bitmeyecek. Sadece başlangıcı bu. Önce orda başlayacağız, ondan sonra orda çıkanlarla bu çalışma ürünlerini web e aktararak, ürünlerini başka yayınlara ya da sergilere dönüştürerek ya da şu anda bizim aklımıza gelmeyen başka araçlar üreterek sürekli  devam eden bir çalışma haline gelecek ve belki de bundan sonra her aşamasında yeni bir ürün ortaya koyacak. Böyle bir çalışma...

ses- peki bunu bir mimarın ...... (uzaktan anlaşılmıyor) yani ben mesela çok iyi bir mimar olsam ve çok iyi de photoshop yapsam senin bütün , yani o genel hayaller doğrultusunda isteklerini karşılayabilirim, oturduğum yerden.

Ses- eğer yanlış anlamadıysam, dediğimiz şuysa, o hayalin birebir kendisini betimlemek ve bir görüntü olarak önüne koymak. Aslında ondan farkı şu olacak onu evet mimarlar ve diğerleri yapanlar çıkabilir. Diğer üç grupta. Ama benim demin söylediğim oradaki ayrıntı bugünkü Ankara görüntülerinde biz bir görüntüyü ortaya koyduğumuzda, herhangi bir görüntüyü, herhangi bir noktadan yakalanmış olan bir anı ortaya koyduğumuzda, CSO örneğini onun için verdim. Ben orda bitmiş olan o CSO yu kendime göre görüyorum. Ve o çukura bakarak görüyorum. Ya da demir parmaklığa baktığımda onun demir parmaklıksız halini hayal ediyorum. Onu yapmadan işte. Bugünkü hali üzerinden bu sizin photoshop taki bitmiş görüntüyü her okurun kendisine bırakarak. Biz altına öyle bir iz koymak şeklinde yani onu yaparsak zaten o bitmiş olur. Ama insanlardan gelecek olan, bizim kafamızdaki o hayalin bitmiş hali bir kişiye ait, hayal kurmak tamamen yani onun bitmiş halini hayallemek tamamen kişisel bir durum. Onu kollektifleştirebilmek için, onu tanımlamadan, onu tanımanın sürecini göstermek gerekiyor. Yani bakın demir parmaklıklar var ve bunun olmadığı hali hadi hep birlikte hayal edelim demek gerekiyor. O örnek o yüzden var. Ya da CSO şu anda çukur, Ankara nın ve belki Türkiye nin en büyük çukuru, o çukurun yerinde o yapının olduğu hali hadi hep birlikte hayal edelim. Ondan sonra kurulan her hayal kişisel. Ama o hayallerin bizim şu anda bilmediğimiz, bunlar bizim verdiğimiz örnekler, bizim şu anda bilmediğimiz sizin Ankara nın çeşitli yerlerinde yakalayacağınız o hayalleri insanların paylaşması özünde bizim bundan belki de temel beklentimiz o, insanların yeniden şu anda en çok kayıp olduğunu düşündüğümüz şey, bu hayalleri kurmaya , idarenin ya da belediyenin ya da kentteki başka süreçlerin onlara dayattıklarını yaşamanın ötesinde onların tamamen ötesine geçip bu hayalleri kurmaya tekrar heves etmesi. Bütün bu çalışmanın özü o aslında. Ve bunu kurmaya heves eden grubun mümkün olduğu kadar genişlemesi. O yüzden mesela bu görüntüler kötü bir şeydi. Olumsuzluğu göstermenin ötesinde o olumsuzluğun arkasındaki olumluya işaret etmek üzerine olmalı diye düşünüyoruz. Yani her yer için bu böyle. Gölbaşı için de imrahor vadisi için de şu anda imrahor vadisi çalışmasını yapıyoruz, kurak çöl gibi görünüyor. Ama ben her zaman gidip o mamak .. üzerinden o vadiye baktığımda bambaşka bir şey görüyorum ve onun için işte koruma kuruluna onları yazıp anlatıp başvuruyoruz, burayı illa ki koruyun diye. Onu görmelerini insanlardan isteyeceğiz. Görüntüleri bunun i çin oluşturmaya çalışacağız. Burada tabi bir de şöyle bir şey var. Bu gelecek tasavvuru aslında var. Örnekleri var önümüzde. Bir de son onu söy... bunu da mesela tartışmalarımızın hep bir yerinde koyduk dedik ki işte los angeles ın o 38 şeritli çevre yollarıyla oluşmuş olan kent. Yani geçmişe dönüp bütün o geleceğin kenti hayallerine baktığınız zaman bu var. Son derece tekno

Bir yapıda oluşan fütürüst kent var. Onu bugün mesela nerdeyse üç aşağı beş yukarı gerçekleştirmiş durumda dünya. Yani merkezlerinde o kocaman down town larla amerikan kentleri tamamen bunun örneği.

Ses- bu anlattığın .. .. bir çelişki seziyor musun yani 2020 mesela ..... 2020 kabul edersen 2020 için kentin görünümünde çok önemli değişiklikler olacağını var saymak. yani mesela benim aklıma şey geliyor Ankara nın peyzaj .. yolları kaldırımları her zaman olduğu gibi. , insanlar yollarda kaldırımlarda... el atılmamış  parklar varsa onlar....şey yapılıyor. Yani daha büyük konut alanlarında değişimler... yani.....veya

Ses- bütün bunlar aslında sadece bir geleceğe bakma ifadesi. Onun altını her yerde çiziyoruz. Yani tarihin kendisinin hiçbir önemi yok. O yüzden de zaten kendisi önemsiz olan , yani mesela 2023 diyelim mi demeyelim mi cumhuriyetin yüzüncü yılı falan çok tartıştık onu şu anda dememiş durumdayız hala. Her an diyebiliriz ama demedik. Cumhuriyetin doksan yedinci yılına rastlıyor son derece anlamsız bir şekilde o yüzden esas şeyi tamamen sadece geleceğe bakmak. Geleceğe bakmanın içinde hemen önümüzdeki gelecek, yani yarından yarına ta öbürüne kadar olanın hepsi vcar . ve aslında orada aradığımız şey de hiçbir zaman

Bir kenti bütünüyle organize eden kırk yıllık bir plan falan değil. O da var içinde ama esas o küçük parcaları da arıyoruz. Yani bütünüyle kentlinin zaten plancılara sorduğumuz sorulardan biri de  o. Sorumluluk ve yetki bizde olmamasına rağmen bu kenti dönüştürme gücümüz var mıdır.

Ses- o zaman şöyle bir sorun var. Yani bu şeyler, her neyse onlar belirlenmeden fotoğrafçı sanki bütün bunları biliyormuşçasına çalışmak durumuyla karşı karşıya kalıyor. Yani nerelere bakacağını fotoğrafçının bilmesi gerekiyor. Dolayısıyla önceden olaya o hayal kuranların hayallerinin ortaya çıkması gerekmiyor mu. Yani kaldırım taşından....

Ses- onları zaten biz size ileteceğiz. Onlar zaten olacak. Yani bu toplantılar olur olmaz. Ve bu yazılar geri dönmeye başlar başlamaz., yani mesela bugün hepinizin mail ini aldık, size sürekli mail ya da faks yoluyla şu geldi bu geldi diye sizi o konuda besleyeceğiz. Ancak onun ötesinde fotoğrafçı olarak o kente sürekli bakan onu farklı gözlerle gören insanlar olarak bunu aslında sizden de bekliyoruz. Yani esası biraz o tarafta. Yani şey değil. Mesela ilhan berk in o demin dediğim gibi bir paragrafı gelirse eğer, ona koşut gidecek bir görüntüyü yakalamak da olabilir. Evet. Ve bu çok güzel bir sonuç çıkarabilir. Ama o paragraf kendi başına bir şey olarak da kalabilir. Hiçbir şey olmadan. Ve siz aynısını, başka bir yerde bir görüntüyle yakalamış da olabilirsiniz. Bu tamamen sizce bağlı. O yüzden hep ikiye ayırıyorum. Yani birebir fotoğraf, kendisi bir şey olan fotoğraflar. Ve altına belki bir cümle, o da hayale sadece işaret etmek için. Olabilir olmaya da bilir. Yani yazısız da olabilir fotoğraflar. Yazılı da olabilir. Ama diğer atölyelere destek vermek var. Onu sizden talep edebiliriz.  Onu biz de sağlayabiliriz başka koşullarda yani dönüp kendisinden de kişinin isteyebiliriz ya da havada da kalabilir. Ama bizim sizden esas beklentimiz hiçbir zaman sadece o destek değil. O olursa çok iyi olur. Yani böyle bir koşutluk yakalanabilirse çok iyi olur. Ama esas beklenti sizin gözlerinizin bu kentte o geleceğe dair ne gördüğü. Böyle bir şey var mı en azından . bir de sürekli tabi böyle bir korkumuz var. Böyle bir şey yok mu acaba. Sürekli kendi aramızda düşündükçe tartıştıkça başlangıç olarak , haldun tolga selda ben dördümüz bu çalışmayı ilk yürüten ekip olarak başladık şimdi genişlemeye çalışıyoruz, işte hepinizin katılımıyla. Bugüne kadar olan bu çerçeveyi kurarken hep tartıştığımız şey acaba böyle bir var mı bir de yani gerçekten bakınca biz onları görebiliyor muyuz. Gerçekten hayal edebiliyor muyuz. Yoksa o kaynak tamamen kurudu mu. Böyle bir şey var çünkü insan kendinden bile şüphe ediyor. Ya adamın kavşağına kızmaktan onunla kafasını sürekli meşgul etmekten o kavşağın yerine nasıl bir kent merkezi arkadaşlar sürekli uğraşıyorlar, orda bile bunun sıkıntısı yaşanabiliyor. Çok güzel şeyler çıkabiliyor ama zaman zaman insan hayal kırıklığına da uğrayabiliyor. Bunları da görmemiz lazım. Bunlarla da yüzleşmemiz lazım. O yüzden de mümkün olduğu kadar da genişlememiz lazım. Mesela sizden bu konuda da öneri bekliyoruz. Yani bunun , bu kent görüntüleriyle ilgili durumu paylaşabileceğiniz insanlarla bunu genişletmenizi de bekliyoruz. Bizim ilk etapta şu ana kadar buradaki çalışmaların içinde olanlar sizler olduğunuz için aklımıza gelen sizlersiniz. Sizinle o yüzden bu toplantıyı yapıyoruz ama siz bunu ne kadar genişletirseniz bizim için hiçbir sakıncası yok. Yani bu bülten için değil ama bundan sonrası için sürekli böyle bir şey devam edecek zaten. Ve bunun programını da aslen buradan çıkmasını bekliyoruz. Yani bu görüntüleme çabasının belki siz diyeceksiniz ki bu iş bülten sonrasında böyle olmaz. Bunun şöyle programı olur. Belki temalarla ilerler. Belki alanlarla ilerler. Belki başka şeylerle ilerler. Böyle önerileriniz de olacak belki. Bilmiyoruz. Yani...

Ses- aslında güzel bir proje , şu konuşulanlardan da anladığım kadarıyla oldukça geniş kapsamlı bir proje. Biz bir kenti sorgulamaya çalışacağız. Sorgularken de işte her kes kendi bireysel olarak nasıl bunu hayal edebilir. Bir şeye baktığımızda bizi rahatsız ediyor ha bu şöyle olmalı. Şimdi bu derken bir kente baktığımızda .. işte çarpık kentleşme giriyor işin içine, ulaşım giriyor, ticaret giriyor, eğitim, sağlık, alt yapı, daha bir sürü alt başlıklar giriyor. Şimdi bunları ki, kendimizde bununla ilgili o kadar çok örnek var ki, nerdeyse ben şimdi Ankarayı dolaşırken, 95 ten beri Ankara da yaşıyorum, beni rahatsız etmeyen ya da baktığım zaman keyifle baktığım , ya da oradan geçiyorken özellikle bakmak için çaba sarf ettiğim yapılaşmadan bakarsak mesela, yani o kadar az sayıda bina var ki mesela, ya da rekreasyon alanları, ya da eğlence yerleri falan diye mi. Keza gene öyle, yani yanlış olmayan şey çok çok az. Bunun anlamı ne böyle bir projede biz kentin tamamını  ele alacağız bir sorgulayacağız, masaya yatıracağız. Bunun için de belki alt başlıklardan belki sırayla gideceğiz. Bilemiyorum ve oldukça da uzun soluklu bir çalışma olması gerekir. Eğer gerçekten biz bu kenti sorgulayıp da ortaya somut bir şeyler koyacaksak. İşte yaşadığımız kent böyle değil de böyle olmalı.  100 kişi ya da 200 kişi şu üç grup içinde sıraladığımız artı bizleri de katarsak. Diyelim ki 500 kişi . işte kentte yaşayan bu insanlar, bunu böyle düşünüyorlar. Böyle bir kent hayal ediyorlar. Ve böyle bir kentte yaşamak istiyoruz. Bizim hakkımız bu. Diyeceğiz en sonunda. Yanlış eğer anlamadıysam.  Projenin son... artı bu da elimizde hazır bir çalışmamız olacağı için yerel seçimlerde bunu kullanmak...

Ses- onu ben sadece abartmak için bir örnek olarak verdim. Yoksa bu çalışma o amaçla yapılmıyor. Ama öyle bir tarafı da var.

Ses-  evet anladım. Yani ondan dolayı...

Ses- aslında sorunuzun çok şey bir cevabı var. Bizim bugün konuştuğumuz.. alt başlıklardan hangisi üzerinde nasıl ilerleyeceğimiz kişisel olarak belirlemek için bir anahtar kelimemiz var. Heyecan. Ben o dediğimiz alt başlıkların hepsi bir kentin içinde dolaşırken kişisel olarak bizim için heyecan oluşturmaz. Bazıları göreve dönüşür, bazıları böyle bir bakın illa ki hesaplanması gereken sorgulama alanlarına dönüşür, ama bazıları mesela işte o kent..... gibi, demir parmaklık gibi sizin daha orda o görüntüyle karşı karşıya kaldığınız anda sizde müthiş bir heyecan oluşur mesela yerine gelecek olanın hayali. Ya da var olandaki potansiyelin hayali. Orda bizim tek kriterimiz özellikle çalışmanın başlangıç notasında her kese dönüp de söylemeye çalıştığımız şey bu kentte insanların böyle şeylere baktıklarında artık o heyecanı duymadıkları. Onun arayışı içindeyiz. Yani bakıp da her şeyden tersin geri dönüyoruz. Her şeyden bir olumsuzluk içinde o olumsuzlukla boğuşmanın yüküyle yani orda sürekli negatif enerji var oysa ki onun içindeki varsa eğer o heyecanı bulmaya çalışmamız gerek. orda ....

Ses- onlardan bir tanesini görebilir miyiz ?

Ses- mesela,

Ses- .. nereye kadar olumsuzluklara çarpışıyoruz, sonra da bu konuda geliştirilmiş şeyler var mı diye. Mesela yıllardır bu konuşulur. Bu konut dokusunda apartmanların arkasında kalan boş alanların bütün olarak ele alınması konusu. Yani bir de bu tür şeyleri düşünmeye başladığında insanlar neleri yakalayabilirim den yola çıkıyor. Bu mesela yapılabilecek olanlardan bir tanesi. Yani bunu düşündüğünde oraların işte yeşil alan olarak saklanması,  çocuk alanları olarak düzenlenmesi, veya işte insanların yani o neighbourhood taki insanların toplandıkları bir takım faaliyetlerin yürütülebilmesi vs. vs. ama bu hayal çok eski bir hayal . bu hayali kuralım dediğiniz zaman.. yani o kadar çok araba sayısı arttı ki, artık arka tarafların artık otopark olarak kullanılmasından başka bir çare de kalmadı. Diğer taraftan. Şimdi eski hayalle, mesela sen diyorsun  orda eski adamlar var. O adamlara söyledin mi diyecekler ki, evet oraları .. birinci öneri gibi yapalım. Ama başka bir öneri de çıkacak oraları otopark yapalım  diyecek, şimdi bu açmaz konusunda ne düşünülüyor.

Ses- çok da gerçekçi değiliz diye cevap verebilirim. Yani o eski hayalin yerine bugün bir şey koyabilir miyiz koyamaz mıyız tartışması ayrı bir tartışma. O sonra başlayacak. Onu tartışmak için zaten bunu dürtmek gerekiyor. Bizim temel amacımız bütün bu alanlarda, yani bu üç aks var ya, üç aksın yanına da işte şu anda tartıştığımız aksı koyarak yapacağımız şey insanların içindeki bütün o alanları dürtmek . ve burada da mesela oturup da biz herhangi bir şeyin uygulanabilirliğini yapılabilirliğini, istatistiki verilerini falan tartışırsak zaten şurdan kımıldayamayız. Kilitlenir kalırız burada. Çünkü Ankara öyle bir kent haline gelmiş  durumda. O yüzden biz şu anda belli bir noktaya kadar , özellikle de sizin , yani bu grup açısından o gerçekçiliği biraz terk etmek zorundayız. O yüzden mesela dikkat ederseniz başından beri anlatırken hep böyle heyecan gibi hayal gibi biraz tamamiyle kişisel ve esnek kavramlar üzerinde ilerlemeye çalışıyoruz. Yoksa mesela bir sonraki toplantımızda planlarla ilgili konuşurken burada oranlar biraz daha daralacak , esnekliği biraz daha kaybolacak belki. Ama orda da biz mümkün olduğu kadar bunların esnek kalabilmesi için üreteceğiz onları konuşurken. Onlardan da eğer varsa bu heyecanlarını hayallerini gerçekçi olmasa da önerilerini dinlemek isteyeceğiz. Bültene o şekilde aktarmak isteyeceğiz. Yoksa mesela sizin  dediğiniz arka bahçe, nevzat sayın  in taksim ve nişantaşında zaten saklı bahçe olarak önerdiği ve tam da aslında bu çalışmanın İstanbul için yapılmış bir örneği. Ama nevzat... sayın ın  ın ? kişisel durumu. Aynı şey esasında kafanızda varsa sizin kişisel durumunuz olarak buraya yansıyabilir de yinelenen bir hayal olması ondan hiçbir şey kaybettirmez diye düşünüyorum. Çünkü sonuçta her kişide tekrar yeni bir şey olarak oluşacağı için çok da kaybettirmez diye düşünüyorum. .... te yapılan çalışmaları da biliyorum. O 89 -92 –86 falan civarında yapılan bir sürü çalışma var . o konuda. Öğrenci çalışmaları var, tezlerde var. En son da işte İstanbul da nişantaşında nevzat sayın bunu nişantaşı servisinde kullandı. Onun şeyinin adı saklı bahçeydi yanlış hatırlamıyorsam. Arka bahçelere verdiği isim. Onun üzerine tasarım yapmıştı mesela. Bu pek çok insanın paylaşabileceği bir hayal. Onun için bunu paylaşabilmek için sizin gördüğünüz haliyle o arka bahçedeki şu andaki, yani, demin dediğiniz gibi photoshopla yapılmış gibi ya da matrix le yapılmış haliyle  değil. Şu andaki haliyle böyle onu dümdüz otoparklardan oluşan bir görüntü bile olabilir bu. Önemli olan insanların onun üzerinden hayal kurmaya başlamasını sağlamak. Bu da aslında herhalde bu konuda biliyorsunuz bu şey ... o şair olarak almamıza sebep olan , Ankara düşler kentidir, herkese en çok düş kurmayı öğretir, dediği  paragraf var ya oradaki durum aslında. Zaten nereye baksak, varolandan duyduğumuz rahatsızlığı tepkimizi onun üzerinden hayal kurmakla aslında gerçekleştiriyoruz. Ama bu son dönemde, son sekiz onsenede artık bu da yok edilmiş durumda. Artık Ankara bütün o hayal kurmayı sağlayan araçlarını da törpületmiş yok etmiş belki de tamamen terk etmeye gider durumda. Biz bundan korktuğumuz için böyle bir çalışmayla bu tarafa el atalım istedik. Çünkü melih gökçek zaten bir seçim daha böyle başı boş giderse zaten Ankara diye bir kent kalmayacak. O noktada baktığımız zaman da benim hep verdiğim bir örnek var, hep konuşurken onu söylüyorum, çubuk baraiı cumhuriyetin hayalı. O çubuk barajındaki o rekreasyon baktığınız zaman o kanallarla aşağı doğru inen şeyin etrafındaki güzel böyle dolanma dinlenme yerine ve o dolaşma dinlenme eğlenme yerine doğru .. çekip de işte bas bas paraları leyla ya şeklinde göbek atıp tüp kaynatıp bilmem ne yapan adamları gördüğünüz zaman cumhuriyetin hayali üzerinde nasıl tepinildiğini görüyorsunuz. Bu mesela o hayalin karşılaştığı durumlar açısından çok iyi bir örnek. Çubuk barajının en iyi örneklerinden biri çünkü cumhuriyet hayali olarak konulmuş olan nesnenin en az bozulmuşlarından biri. Nesne aynen  duruyor. Ama üzerindeki yaşantı tamamen değişmiş durumda. Şimdi bu oradan bu tarafa doğru melih gökçek sayesinde kentin içine sirayet ediyor. Artı Kızılayın ortasına yapacağı şöööyle giderek dönen bir kavşak bizim Kızılay kent merkezi hayalimizin üzerine o şekilde yerleşecek. Buna karşı o kavşağı yapma kardeşim diye mücadele etmek sonuç vermiyor. O mücadeleyi sürdüreceğiz, yani ona dava açacağız, bilmem ne yapacağız falan ama. Yani bilmiyorum belki de yüzlerce binlerce insanın paylaştığı bir Kızılay kent merkezi görüntü bütün o davaları tartışmaları aşan bir heyecan verecek insanlara. Aradığımız şey belki de o.

Ses- bir şey söyleyecem...selvan.... var mı.

Ses- var. Yarışmacılar kısmında var.

Ses- çünkü o Ankara nın, ben onla 21 dergisi için çekim yapmıştım, nişlerini çok iyi bilen birisi. Onlan çok dolaştık.

Ses- yani yarışmacılar kısmında derken , kent merkezi yarışmasında aldıkları birincilikler dolayısıyla ... birlikte ilk göze çarpanlardan oradan çağırmasak zaten metropol imar sebebiyle planlamacılar kısmından çağıracaktık. Öyle şeyler de var. Mesela raci bey de ulus kent merkezi ile ilgili yarışmacılar da var ama onu planlamacılara davet ettik gibi böyle kendi içinde şeyleri var onların.

Ses- söyleyeceğim ikinci şey şuydu. Yani kentin sırf para kazanmak amacıyla ona buna pazarlamaktan dolayı yapılan yapılarla kültürel tercihlerden dolayı yapılan yapıları ya da şeyleri ayırmak gerekiyor. Çünkü kültürel nedenlerle yapılanlara karşı çıkmak tartışılır bir şey. Yani mesela üst geçitlere baktığımda onların hepsini para kazandırmak için yapıldığı açık. Ama mesela bir de keçiören örneği var. Yani ...

Ses- burada kültürel diye sunulanların ne kadar kültürel olabildiği konusunda mesela benim çok kaygılarım olabiliyor. O noktada mimar olarak ya da fotoğrafçı olarak çok ciddi sorgulanmalara girebiliyorum. Yani böyle bir çerçeve belirlediğimiz vakit bence bir şeyleri aklamak kaygımız benim gözüme çok çarpıyor. Yani o kültürel dediğiniz şeyler ne kadar kültürel , ki ya da ne kadar onun doğru formu ya da doğru yaşantıyı sunabiliyor ki ona dokunmayayım. Benim o noktada mesela söylediğiniz şeye çok katılıyorum. Ankara da karşımıza çıkan çok fazla olumsuzluklar var ve bu olumsuzluklar dışında olumlu gördüğüm şeyleri ben genelde bina yapı ve yapının sunduğu yaşam anlamında böyle bir elin bir parmağını geçmeyecek kadar bir alanda bulabiliyorum. Mesela olumlu gördüğüm şeyleri normal belki çok düzensizce çok tasarımlanmamış şekilde olabilecek bir alanda herhangi bir insan hareketinde herhangi bir ışıkta herhangi bir şeyde yakalayabiliyorum. Ve onu o şekilde ifade edebiliyorum. Yani o nokta benim için önemli gibi. En azından kültürel olanı sorgulamak ya da iyi olarak otaya ya da iyi olarak düşünülse de ya da kent insanının ya da herhangi üst kültürel düzeyli mimarların ya da eleştirmenlerin iyi olarak savunduğu herhangi bir şeyi niye herhangi bir kent insanı olarak çok sorgulamak gereksinimi duyuyorum. Bu şeyin dışında bir şey eklemek istiyorum. Bu söylenenler anlamında bir fotoğraf nesnesi çok anlamlı yerlere gelebilir. Fakat ben şunu öneriyorum. Bu çalışmada fotoğraf üretebilecek yada görsel üretim nesnesini ortaya koyacak kişileri bu sürecin belirli bir alanına kısıtlayabilir misiniz ya da koyabilir misiniz. O noktada ciddi soru işaretleri var kafamda. Çünkü biz fotoğrafın ne olduğunun kendi başına önemi varken, neye dönüştüğünün ya da nasıl başkaları tarafından ortaya konulduğunun ya da nasıl okutulduğunun çok daha fazla önemli olduğunu düşünüyorum. Şey anlamında söylemiyorum. Ama mesela kötü bir örnek olabilir ama. Mesela ortaya konan fotoğraflar bir başka çalışma içindir. Mesela Ankara diye bir bülten şeyinde fakat o fotoğrafların kendi bir niteliği varken ,onun herhangi bir yıllık takvim süreci içerisinde ürünü içerisinde ya da bir başka bir şeye dönüşmesi mesela o amaç adına o amaçtan bağımsız olarak bir başka şeye dönüşmesini de beraberinde getiriyor ve o noktada sorguluyorsunuz ki konuştuğunuz şey sadece şık olmak ya da hoş  durması ile belirli bir yere gelmiş. Yani benim bu noktada sizlere önerim böyle bir çalışmaya başlayalım ama şu noktada çok da ne olacağına karar vermeye çalışmayalım ama bu sürecin budan sonraki bölümünde sorumluluğu hep beraber ele alalım ve beraberce götürmeye çalışalım. Çünkü söylediğiniz şeşler bmir fotoğraf ürünü ile yapılabilir mi. Evet yapılabilir ama bu belki beş yüz fotoğrafın birinde yakalayacağınız bir şeydir.  Yani yine beş yüz fotoğraf içinde beş fotoğraf içinde gene başka bir şey olur. On fotoğraf içinde gen başka bir şey olur. Yüz elli iki yüz fotoğraf içinde kentin olumsuz yanlarını, pat diye, bakın bu da olumsuz yanları şeklinde ortaya koyarsınız. Ama bir fotoğrafta o söylediğiniz şeylere denk düşebilir ortaya koyduğunuz şey. O yüzden bir noktadan başlanmalı diye düşünüyorum ben.

Ses- burada fotoğraf bence... kullanacağımız bir araç olacak ama tabi burada da içerik, genel konseptte baktığımızda işte çirkini estetik olarak sunmak çarpıcı olarak sunabilmek ama anladığım kadarıyla sadece o değil. Tamam fotoğraf ama büyük ağırlıkla da söz olacak işin içinde. Mesela şu üç grubu giren insanlar yanlış anlamadıysam fotoğraf belki başlangıç olacak ama ondan sonraki hayal... nerdeyse... photoshop aynı etkiyi yapar mı belki o da tartışılır da , ondan sonraki kısım daha çok sanki sözle devam edecek gibi ya da öyle mi olmalı.

Ses- bu noktada düşüncem biraz şöyle. Bir fotoğraf görünün benim için bir fotoğraf ürün bir göstergedir. Neyin göstergesidir, benim bu çalışma için kente nasıl baktığımın bir göstergesi. Şimdi bu noktada yani yakalayacağım şeyler , bu kendi benim en azından yapabileceklerim üzerinden konuşabiliyorum, yani sizin kafanızda oluşturacağınız, oluşan fotoğraf imgesine dokunmuyorum, oraya gelemiyorum belki ama. Hani çok birebir olmayabilir ya da çok düşünülenin karşılığı olmayabilir gibi geliyor bana. Ne bilim ben, herhangi bir ışığın nasıl geldiği ile ve nasıl onu gördüğüm ile çok söz söyleyebilirim gibi oraya dokunan... yani o kentin düşlerine... benim orda sığdırdığım çok şey olabilir gibi geliyor bana , o fotoğraf karesine. Ama yine aynı şekilde benim kaygım şey olabilir. Bunun siz ortaya koyarken ve insanlara sunarken bunu nasıl sunacağımız ya da benim kafamdakini mi göstermeye çalışacaksınız o ürün üzerinden ya da onu nasıl gördüğüm mü sorgulayacaksınız, onu ben çok şey yapamadım. O yüzden biraz kaygım var.

Ses- ... biraz rahatlatayım istersen. Gökhan .. ben......dediğin şey çok açık. Neye dönüşeceğine beraber karar verelim. Amaca hizmet etmeyen dönüşümler nesnenin kendisini yok eder. Amaca hizmet etmeyen dönüşüm bu çalışmanın bir parçası değil. Bu nesnelerin biz şu nokta kesinlikle yanlış anlaşılmasın . bu sizin kuracağınız bir ilişki dedim. Demin buradaki şeyi söylerken. Yani bir fotoğrafla sizin dünyanızın oraya yansıması bir şey , onun dışında diğer atölyelere verilecek destek sizin kuracağınız bir ilişki istemezseniz kurmazsınız. Bizim sizden teme beklentimiz aynı planlamacıların planlama açısından , mimarların yarışmacıların bir nesnenin mimari nesnenin kente yerleştirdiğinde oluşturduğu etki olarak , işte edebiyatçıları ressamları falan kentli bu kentin içinde yaşayan kentli olarak baktıkları gibi, bu kenti görüntülemeyi kendine adet edinmiş insanlar olarak öyle ya da böyle , çeşitli durumlarda, biz sizden sadece bu hayalin bir parçası olmasını istiyoruz ve istediğiniz biçimiyle. Bunu tamamen siz organize edin istiyoruz. Diğeri ikincisi eşantiyon . eğer olur da bizim size sürekli mail ile yollayacağımız şundan şu geldi, bundan şu geldi. Şu toplantının sonucunda şu bant çözümü çıktı diye bu önümüzdeki on onbeş gün içinde yollayacağımız herhangi bir şey , sizde şu anda tahmin edemediğiniz bir heyecan oluşturursa, siz o desteği zaten o ilişkiyi, bağlantıyı kendiniz kurarsınız diye umut ediyoruz. Ama belki şu yazı şöyle bir görüntüdür diye bir şey belki sizden gelecek. Ya da şu söylenen söz aslında budur diye. O dediğim gibi eşantiyon. Bizim sizden temel beklentimiz amacıyla, neye dönüşeceğiyle, neyi ifade etmeye çalıştığıyla tamamen sizin tarafınızdan kurgulanmış bir bakış. O bakışı isterseniz bütünüyle bir sayfanın ortaya konulmuş tek bir fotoğraf altında şöyle bir şey, isterseniz bir sayfanın köşesine iliştirilmiş bir not şeklinde bir fotoğraf, nasıl tariflerseniz öyle tarifleyin. Onu siz bize deyin ki, aynı hani herhangi birinin çıkıp da bakın bu söz bir nottur, bu notun bence bu nesne için de mesela bülten içinde ya da sonraki başka bir çalışma içinde şu şekilde yer alması lazım

Diye diyelim ki bir edebiyatçı bize bir şey yolladı, biz onun isteği doğrultusunda bültenin içerisinde bir yer bulmaya çalışacağız ya, sizden de benzerini bekliyoruz. Yani sizler yazıların nesnelerini üretmeyi değil, yazılar gibi nesneler üretmeyi bekliyoruz. Bilmiyorum anlatabildim mi. Yani nesnenin kendisi zaten bu çalışmanın içinde o sizin bakışınızı şurda da aldığım not oydu, yani hep olumsuzluklardan bahsediyoruz ya, ali cengizkan ın paragrafını örnek vermemin sebebi oydu, peki hayal varolanın içinde gizli değil mi, deyip duruyoruz kendi kendimize, o gizli olan şeyin bir izini arıyoruz bütün bu çalışmalarda, belki sizin fotoğraflarınızda bunları bulabiliriz diye umut ediyoruz. O şekilde bir çalışma bu. Diğeri hani bulunursa iyi olur. Yoksa... diğer şeylerde görsel malzeme konusunda hiçbir sıkıntımız olmayacak. yani yarışmaların olsun planlamaların vs. .. külliyatı var zaten. CSO nun mesela külliyatı var. Yani ilk önerisinden bilmem nesine kadar. Her türlü görsel malzemeyi biz o insanlardan toplayacağız. Diğerlerinden gelen zaten kendisi bir nesne olacak. Yani buradaki sizi çağırıp da böyle bir toplantı yapmamızın sebebi asla bültenin birebir görsel malzemesini oluşturmak değil. Bu bültenle ilgili değil zaten. Bu geleceğe dönük olarak o Ankara görüntülerini yakalamakla ilgili. Ve bunu hep bir çalışma haline getirmekle ilgili. Bilmiyorum bu senin sorunun cevabı oldu mu.

Ses- edebiyatçılarla şairlerden niye ayırdınız fotoğrafçıları.

Ses- ayırmadık, aynısıdır dedik.

Ses- şu anlamda söylüyorum yani bölüm başlıkları gibi dört ayrı grup insan var falan diye bahsederken şehir plancıları farklı bir ölçek, işte yarışma mimarları ....

Ses- niye bize yazıyla seslenmediniz de, böyle çağırıp ayrı bir grup olarak ...anlamında mı diyorsunuz.

Ses- hayır, şu anlamda  diyorum yani bir şairin bu kente bakıp hatırladığı düşündüğü bir şey yazıyla dile dökmek çabasından fotoğraf çekerek bunu yapacak olan insanların sizin kafanızda ne gibi bir farkı vardı da bunları yani bürokratlar şairler edebiyatçılar .. bir grup altında toplanırken fotoğrafçılardan niye bu kadar ayrıymış gibi ayrı bir grup içine girdi yani ....

Ses kadın – biz aslında üçüncü gruba dahiliz yani öyle olması gerekir.

Ses- sen de sanıyorum aynı şeyi diyorsun. Aynı şeyin üzerine basarak zaten konuşu.....

Ses- buna cevap... biz burada özellikle fotoğraf konusunda bir süreklilik aradığımız için o kentin görüntülenmesi ... edebiyatçıları şairleri bölüp de ya da işte bürokrata benzerlerine o kategori içine aldıklarımız var ya onlarla bir süreklilik arayışımız yok. Onlarda bir genişleme arayışımız var. Yani oradaki insan sayısını çoğaltma ve her insandan bir katılım bir hayal bekleme arayışımız var. Burayı ise yani geleceğe iz bırakmanın en algılanır yollarından biri olarak o görüntüleri hapsetmek, kentin görüntülerini hapsetmek şeklinde olanı, bir atölye çalışmasına dönüştürüp, kendi sürekliliği içinde nelere dönüşeceğine dair bir merakımız var diyebiliriz belki. Çünkü diğerini mesela biz ilişkilenebildiğimiz çok not ilişkilenebildiğimiz bir şey değil. Mesela şairleri toplayıp bir de onlarla atölye çalışması yapma durumu o kadar da ilişkilenebildiğimiz bir şey değil. Ama Ankara ile ilgili olarak başlanıp da devam ettirilemeyen sürekli bir görüntüleme çabası var. Eski dönemlerinde mimarlar odasının . yani mevcut halini görüntüleyelim, eskileri gidiyor. Yıkılanları görüntüleyelim diye bu aslında onun geleceğe dönük olan kısmını oluşturmak için ve sürekliliğini sağlayabilmek amacıyla bu şekilde. Yani belki bundan sonra bu atölyeden dört beş farklı çalışma çıkıp kendi içinde farklı çalışmalara dönüşüp bir süreklilik oluşturacak. Belki diğeri de oluşturacak ama diğerinin böyle oturup da uzun uzun anlatmak yerine, böyle bir atölye çalışmasına dönüştürmek yerine, biraz daha kendi haline bıraktığımız bir şey. Yoksa çalışma yöntemi açısından farklı. Yoksa beklenti açısından hiçbir farklılık yok.

Ses yani görsellikle uğraşan bir insanın temel sıkıntısı şu oluyor. Aslında siz belli bir alanın içerisine metin olarak bir süreklilikle anlatacağınız bir hikayeyi değil bir an gibi dondurulmuş bir hikayeyi koyuyorsunuz. Ve yorumlanma süreci de ucu çok açık bir süreç. Ve görsel sanatçının , bana kalırsa, görsellikle uğraşan kişinin temel sıkıntısı şey oluyor, yaptığının yazılı olan bir başka metne illüstrasyon halinde dönüşmesi rahatsızlığı oluyor. Bu durumda sayfa düzenini de belirleyen bir görsel sanatçı haline soyunarak burada yaklaşacağız diye bir yandan soruyor gibi geldi bana . ya da sizin diğer kişilerden topladığınız metinlere illüstrasyonluk görevini üstlenen görüntüler mi sağlayacağız, ya da siz bizim bambaşka hayallerle yaptığımız fotoğraflarımızı görüntülerimizi neyse malzememizi kendi hayalin(M)izin.............

Bandın sonu

.... dediğimde her zaman için hani bir parsel sınırı problemi gibi daha sonra o kadar sayfa ayırabilir miyiz ayıramaz mıyız. Bu fotoğraf bu kadar çok şey söyler mi söylemez mi gibisinden durumlar olur. Ya da ne bilim, hayallerden konuştuk, Ankara dan konuştuk mesela buna bağlı olarak düşündüğüm bir şey vardı. Bunu aradan çıkarayım. Aslında galiba hayal kurabilmenin temel iki çıkış noktası oluyor. Bir varolanın, memnun olmadığınız bir şeyin yokluğunu hayal ediyorsunuz, demir parmaklık örneğinde verdiğiniz örnek, bir de henüz el atılmamış dokunulmamış boş arsa işte arka tarafta kendi başına yirmi yıldır duran bahçe... in söylediği. ya da ne bilim işte kentin dışına doğru giderek bozkırın içine başladığı boş alanlar. Yani buralar aslında size şimdiye kadar olan hayallerden başka bir şey kurma gücünüz varsa ona alan tanıyor. Sayfa üzerinde de çok benzer bir durum var yani. Belki sizin bir görüntüde söyleyeceğinizi söyleyebilmek için onun civarında başka hiçbir yazı başka hiçbir fotoğraf olmaması lazım. Yani ancak boş bir arsanın ortasına yerleştirdiğinizde binanızı, resminizi boş bir sayfaya koyduğunuzda şeyinizi ne koyuyorsanız nesnenizi, ancak o zaman o tür bir hayalin devam etmesi mümkün. Çünkü aksi taktirde herkes nasıl kendi evinin içinde kendi hayalini var etmeye çalışıyorsa bu Ankara için çok önemli bir şey burada da başkalarının hayallerinden çok da belki haberdar olmadan bir sürü hayal kurmaya devam etmeye çalışan insan arasında siz de sadece size bırakılan parsel oda işte ne bilim masa üstün neyse o alanın üzerine gidiyorsunuz yani. Eğer hakikaten atölye çalışması gibi bir şey olması isteniyorsa, görsellik alanında diyeyim, belki hakikaten hani bize yani ya parsellerimizi vermeniz gerekiyor, biz o parselin içinde yine hayalimizi nasıl var edeceğiz diye kavga edeceğiz, ya da oraya sığmaya çalışacağız bütün hayallerimizle ya da bilmiyorum yani hep birlikte belki sürekli çalışılmak lazım ki bu çoğunlukla olamayan herkesin istediği ama olamayan şey oluyor, bütün süreç boyunca herkesin birlikte olması ve parsellerin ufak tefek sürtüşmeler ve beğenmeler beğenmemeler ufak tefek savaşlar sonucunda haritanın sınırlarının belirlenmesi gibi bir süreçle ortaya çıkan bir sayfalar, görüntüler olsun diye düşünüyorum.

Ses- ben önce görüntüyle ilgili..... zaten grup olarak bu şekilde çalışmamız ya da görüntü üretmemiz biraz her kes açısından problem olacak. Öyle çalışma dönemlerimiz olsa bile bireysel çalışmalarımız daha yoğun olacak gibi geliyor bana. Mesela... konuşurken öyle bir fotoğraf olabilir ki, tek bir kelimeye bile ihtiyaç duymayabilir. Yani hiç sözcüğe gerek olmayacak bir fotoğraf olabilir. O öyle yayınlanır. Öyle kabul edilebilir. Ya da işte şairlerden ya da diğer yazarlarken gelecek eserlerden esinlenip bir görüntü oluşturabiliriz. İşte o yazı ile bir anlam kazanabilir. Çünkü sırf o sözler için üretilmiş bir görüntü olacak. Bu arada mesela aklıma şey geldi. Tamam belki bende saplantı haline gelmiş artık o boyuta gelmiş beni çok rahatsız eden çevremdeki bazı şeyleri tespit ettim ve onları görüntüledim bir şekilde. Ama onun birde alternatifi hayallerim olacak bunları ne yapabilirim. O durumda tamamen kavramsal bir çalışmaya gidebilirim. Ne bilim onunla ilgili bir maket yapıp, tamamen ya da her şeyi soyutlayıp onu görüntü haline dönüştürebilirim. O kapı epeyce bir açık aslında. Hayalleri ihlal etme anlamında. Ama o tabi nereye kadar nasıl gider şimdiden bilemem tabi.

Ses- çok hızlı cevap vermek istemiyorum ama bununla ilgili hemen bir önerim var mesela. Kaygınızı çok iyi anlıyorum. O konuda emin olun. Eminim arkadaşlar da son derece net olarak, bu zaten bizim, yani biz bunu insanlara nasıl diyeceğiz diye demin içeriye girerken selda ile konuştuğumuz , yani anında kişiselleşmeye başlıyor. Ve hayal kurmak dediğimiz anda kişiselleşmeye başlıyor ve herkesin o kişisel  durum içindeki varoluş kaygıları ister istemez ortaya çıkmaya başlıyor.

Ses- .... zaten öyle......

Ses- hayal kurmanın kendisi öyle zaten..... kişiselleşmeye başlıyor dediğim bu. Zaten bu işin içinde , bu çalışmanın içinde zor olan şey o heyecanı edimi hareketi her neyse o hayal kurmayı hayalin kendisinde değil ama hayal kurmakta kollektifleştirmek . onun için bir heyecan oluşturmak , onun için bir şey yapmak amaç da o zaten. Ama senin dediğinle ilgili olarak , gökalp  ? in söylediğine de aynı şeyi söyledim de , yani bu amacın tarifi de sizde. Mesela ben sana hemen iki tane öneri getirebilirim. Bu da hani yaza... önce şu sorunun cevabını netleştireyim. Neden önce şairlerden yazarlardan ayırdınız. Çünkü nesnenin üzerinde birebir çalışmanızı istiyoruz. Yazarlar şairler Türkiye nin her tarafında. Onlar kafalarındaki .. ve bunu yapabiliyorlar. Ve siz burada atölye çalışması grubu toplayıp konuşmak bilmem falan hepsi, bugünden sonra yapılacak bir eylemin tarifiyle ilgili olduğu için bir anlamda da,.. çok farklılaşıyor kendiliğinden. Yani sinemacıları toplayamadık ama o da olabilirdi mesela. Ressamları toplayamadık ama o da olabilirdi. Böyle bir ayrım var. Dolayısıyla biz ressamlara, sinemacılara şairlere hepsine tek bir çerçevede baktık. Bir düş bir not bir hayal dedik onlara. Sizin ayrılmanızın sebebi., bu nesnenin bugünkü hali üzerinde birebir bir çalışma,.... bugün sonrasında ve burada olmayı gerektiren bir şey. İzmir de İstanbul da Ankara da olmuyor. Yoksa mesela olabilseydi keşke , şeyde, ara güler i de çağırsaydık buraya .. olmuyor...olabileni o aslında. Yazarlar ve şairlerde öyle geniş davrandık mesela. Herkese yolluyoruz. Yani Ankara ya bir şekilde ucundan dokunmuş olan ,.. burada yaşamış olan herkese. Buradan devamında ise yani bu nasıl şekillenecek, parselimiz neresi, nerde olacak falan... bunun tarifi tamamen size ait. büyüklüğümüz belli sadece. Yaklaşık otuz iki otuz altı sayfa civarında bir dosya büyüklüğümüz var. Bu otuz altı sayfa civarındaki büyüklüğün, sadece bülten için konuşuyorum, sonrasında parsel sınırı sergi de olabilir ayrı bir yayın da olabilir. Ankara düşleri diye bir kitap ta basabiliriz. Bu tamamen çalışmanın kendini nereye götürmek istediğiyle ilgili. Hiç ötesinde berisinde yazı çiz olmayan sadece o hayallerin hapsedildiği görüntülerin olduğu ayrı bir nesneye de dönüştürebiliriz bunu. Bunu bir cd haline getirip show da yapabiliriz. Mesela kurarız konur sokağın ortasına sürekli orda gösteririz falan. Bu tamamen bizim yaklaşımımızla ve sizin önerilerinizle ilgili. Ama sadece bülten için şöyle bir önerim olabilir. O otuz iki otuz dört kırk sayfa biçiminde yaklaşık olarak mesela üç ya da dört sayfada bir bir sayfanın size teslim edildiğini düşünsek bu de demektir ki ... sizin sekiz sayfanız var. Mesela. Tamam böyle bir eşit dağılım yaptığımızı varsaysak. Yani dört grubumuz var ya . bir sayfa sizin. Dört sayfada bir o sayfayı olduğu gibi tertemiz bembeyaz siz kullanın. Bu bir öneri olabilir mesela. Bunu tercih etmezseniz. Size o 32 den 40 tan tamamen ayırıp, kağıdı formatı bilmem nesi her şeyi farklı olarak mesela beş on sayfalık ayrı bir insört olarak hazırlayabiliriz. Bu da olabilir. Bu da tamamen sizin önerinizle gelişir. Dersiniz ki mesela, eminim ki diyeceksiniz, yani o kötü doksan gramlık kağıda fotoğraflar basılmaz, eğer fotoğraf basacaksak doğru dürüst kuşe kağıda basalım. O zaman da biz size diyebiliriz ki, o zaman sizin toplam sekiz sayfanız var, kuşe, birinci sınıf bastık, bunu böyle kendi içinde zımbalayıp araya atacağız. Ve üzerine de bir şey yazacağız. Bu da sizin. Onu da mesela parselin tarifi bizim olanaklarımız çerçevesinde size ait. Bunu en fazla sekiz yapabiliriz. Hani kırk yapamayız o içine atacağımız şeyi. Gene sekiz de kalıyoruz . otuz iki yi sekize böldüğünüzde matematiksel bir hesap var burada. Ha o sekizi size verdikten sonra onun içine nasıl bir kavga yaparsınız, parseli nasıl bölüşürsünüz, o gene bu masanın etrafında çıkar ve bence çok da keyifli çıkacağını düşünüyorum ama o noktada şey rahatsızlığı olmasın, yani demin de anlatmaya çalıştığım şey oydu, ilişkilenmek istemiyorsanız diğer kısmıyla, yani fotoğrafın başka bir şeyin nesnesi haline gelmesi, başka bir yazının, başka bir fotoğrafın nesnesi haline gelmesi , herhangi bir koşutluğun ? açıklanma nesnesi haline gelmesinin ötesinde değerlendirilmesini istiyorsanız bunun kurgusu tamamen size ait. Biz sizi tamamen o amaçla toplamadık. Ama ben ilişkilenmek isteyeceğiniz parçalar çıkacağından eminim aslında. Yani siz kendiliğinizden gelip de mesela o planlamacılar toplantısında ya da şu toplandaki bant çözümlerinin üzerine ben şu cümlenin fotoğrafı diye ben şunu söylüyorum dediğinizi de göreceğinizi görüyorum. İnşallah öyle olur. Ama bu tamamen size ait. Benim söyleyeceklerim bu kadar.

Ses kadın- .. olacaktır..... şimdi ortak çalışmamız lazım. Program dahilinde belki semt semt ayırarak herkes farklı ...... bir takım şeyleri ama yine de bir semt semt gezip fotoğraflamamız sonra gelen ürünlere değerlendirmemiz gerekecek , gene bir ortak çalışmamız gerekecek. Yani öyle herkes kendi kafasına göre, tabi herkes kendi kafasına göre orayı burayı çekeriz o problem değil ama, yine de bir konusunun olması lazım. Yani bir semtte başlayıp, o semtteki olumsuzlukları ne bilim fotoğraflayıp onun içinden seçerek bir şeyler oluşturmamız gerekir diye düşünüyorum. Bilmiyorum. Yani tek tekçi şey çözüm bana pek şey gelmiyor bana. Bireysel çalışma. Tabi ki bireysel ara ara olacaktır ama... yani Ankarayı bütün olarak düşünmek gerekir. Ankara da o kadar çok olumsuzluk var ki.... her semtte her şeyde... yani program dahilinde çalışmamız gerekir diye düşünüyorum ben.

Ses- ..  düşündüğünü söylemeye başla....

Ses- ... burada da konuşabiliriz yani. Alanlara bölmek yerine herkes kendisine başka bir tarif de yapabilir . senin dediğin öyle bir şeydi. Sonuçta sizin...

Ses- farklı şeyler çıkacak. Arkadaşın... çok farklı yani... gördüğümüz çok farklı.... bir yerden başlamak lazım. Herkes kendisine göre çekerse.... çünkü ortaya gelen ürünler....

Ses- aslında ben onu bir zenginlik olarak gördüğümü..... yani çünkü o farklılığı bütün hatlarıyla olması.. belki bu sizin dediğiniz...

Ses kadın- tabi ki farklılık olacak.. yani hiç birimiz aynı gözle göremeyiz. Ama yani Ankara yı bütünüyle görmek gerekir ... yani ..

Ses- belki o sonraki çalışmanın kurgusu olabilir. Şu andaki böyle zaten çok küçük bir nesne var.

Ses kadın- kaldı ki bir de onbeş gün.. belli bir şeyi ortaya çıkarmanız gerekiyor.

Ses- evet belki bu çalışmaya verilebilecek bir isim değil ama bu bir pilot çalışma. Yani böyle bir görüntülemenin nasıl yapılabileceğine dair bir deney aslında sizinle yapmaya çalıştığımız şey.. dolayısıyla o deneyi herkes kendinde kurgularsa ve bunun için de alanları paylaşılmış bir nesnenin içinde bir araya gelirse, ben mesela ona bir sürü insanın eklenmek için , hani bize bu bülten sonrasında ulaşmaya çalışacağını falan da düşünüyorum yani bunun .. öyle bir şeyin sizin tarafınızdan kaleme alınması lazım.  Bunu ister üç cümleyle ister daha geniş olarak.... ya da bunu isterseniz biz kaleme alıp oraya koyabiliriz, nasıl isterseniz. Ama bu çalışmanın kendini nereye koyduğuna dair bir şey söylenmesi lazım ki ondan sonra insanlar bunun içine nasıl ekleneceklerini tarifleyebilsinler. Ya da bunu hiç söylemeyelim fotoğraflar bunu

Anlatır diyorsanız ona da bir şey  demiyorum. Öyle derseniz.

Ses- kadın- .. peki bu üçüncü grup pr7ojeyle ilgili şeyleri geldi mi. yok.  Gelmeye devam ediyor.

Ses- biz yazmaya başladık. Onlara inşallah gelecek diye umut ediyoruz. Onları ayın onu mu on ikisi mi dedik. Oniki sine kadar süre verdik.

Ses- onlar bize de ulaşırsa

Ses- yani bu konuyla ilgili olarak herhangi bir kaynaktan bize bültende ya da sonrasında bize bir şey geldiği anda biz onu size aktaracağız. Mail adresi yazdı mı herkes.

Ses- benim aslında bu süreçle ilgili söylemek istediğim şöyle bir şey de var. Bu süreç tek taraflı düşündük, yani hani gelecek olan yazı vs. neyse onlara bakıp fotoğrafını çekmeye çalışmanın ötesinde bence öbür türlüsü çok daha zengin ve şey olacaktır diye düşünüyorum, yani sizin görüntülerinizle paylaşmak isterseniz eğer ya da nasıl olsa bültene bir şekilde girecekse insanların etkileşimi sonucunda çok fazla insanların yakalayıp esinlenip yazacakları şeyler olabilir diye düşünüyorum.

Ses- kadın- ...tan çıkması bence daha mantıklı . yani şiirden veya... dan çok.

Ses- ... falan gelmeyecek ama sizin şeyiniz daha fazla çengel takacak bir insandır...

Ses- kadın- .. öyle bir söz eder ki birisi, tam da kafamda benim oluşturduğum görüntü ile de örtüşüyordur... .. o konuda bir sınır konmamalı... o da benim için bir veri olsun anlamında söylüyorum...

Ses- benim bu bülten konusunda bir endişem de şu. Bu bizim için bir duygu aracı aynı zamanda ivme verecek işte. Bir takvim koyuyoruz önümüze diyoruz ki, bültende çıkacak bir şeyler. Ama bir yandan bunu bir yandan yakın bir tarihe bağlamak baskı mı yaratır. Şunu demeye getiriyorum. Bence üzerimizde baskı haline getirmeyelim bülteni. Bir yandan çalışmaya devam edelim. Hatta bana kalırsa bunun görsel içeriğini sizlerle oluşturalım. Eğer sadece fotoğraflar için değil bütün derginin tasarımı aşaması için konuşuyorum. Bunu beraber oluşturalım ama kendimizi de sekiz sayfaysa sekiz sayfa , kaç sayfa diyorsanız, o sayfa içerisinde sınırlamak zorunda kalmayalım. Şöyle bir formülü olabilir. Onu da konuştuk arkadaşlarla bundan sonraki bütün oda bültenlerinde belirli bir bölümü biz alabiliriz. Yani düzenli olarak o bölümde biz bir şeyler sergileyebiliriz. Böyle bir şeye de gidilebilir.benim endişem bu onbeş gün içerisinde bir görsel doküman toplamak bunu ayıklamak , dergiye nasıl yerleştirileceğini kaygılarını taşımak, bunlar sıkıntı yaratmasın birazcık daha rahat olmak adına söylüyorum bunu...

Ses-... kadın.... ben diyelim, bir kurguyu görüntü haline dönüştürecem, o şeydir biraz bir tane bir şey bile üretsem o bile bir şey... fazla..... Onbeş günde hiçbir şey.....

Ses- .. o süreç biraz sancılı bir süreç ya o yüzden bir sıkıntı haline gelmesin diye....

Ses- görsel malzeme de kendi içinde çok değişik formatlarda gelebilir. Ben demin söyledikleri de illüstrasyonun kötü bir şey olduğunu düşünerek söylemiyordum mesela. Yani illüstrasyon olarak da fotoğraf çekilebilir ve basım ebadı nihai kullanım ebadı serbest bırakılır. Efendime söyleyim, çok daha sınırlandırılmış bir şey olarak içinde yazının metnin rengin boşluğun her neyse her birinin içine konmuş olduğu sabit basılacak ebadına kadar sınırlandırılmış bir malzeme de size verilebilir. Çünkü herhalde sayfa düzenini yapacak kişi on kişi ya da sekiz kişi olmayacaktır diye tahmin ediyorum. O çok sancılı ve zor bir süreçtir ya da. Yani... veyahut dediğim gibi belki bir şekilde görsel malzemeyi herkes kendi topladığı malzemeyi hani bu aslında ne şekilde oraya girerse kendi demek istediğini en iyi der diye düşünerek bir tür sınırlan... çok sınırlandırılmışla hiç sınırlandırılmamış arasında bir tür hani ne diyelim, derecelendirebilir yaptığını. çünkü insan her yaptığını çok seviyor olmuyor. Ve daha serbest bırakabiliyor. Ama hani çok sevdiğiniz bir şeyi ne yazık ki hayatta daha çok sıkıyorsunuz her bir şeyi ben belirleyim istiyorsunuz. Belki sadece böyle bir şeyi düşünmek bile insanı rahatlatabilir yani. (Ses- olabilir....) ben bir de şeye takıldım. Olumsuzlukları görüntülemek  diye bir şey kullandık ama ona da takılmamak gerekiyor diye düşünüyorum bir anlamda hani sadece beğenmediğiniz olmayan ya da olumsuzun arkasındaki olumluyu aramak değil ama hani yaşantının kendi ördüğü saptadığı barındırdığı şeyleri aramak bulmak ... o da mümkün gibi geliyor ... ne bilim, Sakarya da yıllar önce o belediyenin yaptığı saçaklar yoktu, insanlar dışarda oturuyorlardı. Daha sonra yaşantının kendisi bir şey oluşturduğu ve belediyenin kendisi müdahale edip hani iyi ya da kötü saç koydu. Ya da ne bilim Gima nın önü bir buluşma noktasıdır. Ya da Yüksel caddesi yaşantının renklerini  ? oluşturduğu bir yerdir. Kente ait bu gizli şeyleri bulmak da bence hani bir amaç olmalı diye düşünüyorum.

Ses- bu zaten açık bırakılıyor. Biz böyle çok şey istiyormuşuz gibi olduk.

Ses- yok canım.

Ses - biz sizden hayal istiyoruz. Biz isteyeceğimizi istedik... şu anda ben büyük oranda, birbirimizi üç aşağı beş yukarı anlayabildiğimizi görüyorum ki o çok mutluluk verici. Mesela biz her seferinde biz hayal kurmak dediğimiz anda daha farklı şeylerle de karşılaşabiliyoruz. Demek ki hayal denilen noktaları veriyor ki, o noktaya gitmemek önemli. Ondan sonra istekler sorun değil. Yani istekler sorun değil derken, mesela bu tolga nın deminki önerisi , yani bültenin görsel tarafının sizinle birlikte oluşturulması da gene bir seçenek . yani oluşturulması derken grafik tasarımının oluşturulmasından bahsetmiyorum. Ama içine girecek mesela sizin oluşturduğunuz kısımlar dışında kullanılacak kısımlar konusunda görsel malzemenin büyük oranda seçimi, en azından alternatiflerinin oluşturulması. Onların dağılma sisteminin seçimi gibi şeyler konusunda siz bütün fikirlerinizi ve isteklerinizi grafik tasarım yapan arkadaşa iletirseniz. Bunun üstüne biz hepsini bu masanın üzerine yatırıp bakarız, ama nihayetinde davul onda yani, o çalacak. Ona biz her şeyi verdikten sona o götürecek ama, bunları olduğu gibi ona iletebiliriz. Ve o mutlaka bunları o şekilde kullanacaktır, bizim dediğimiz şekilde kullanacaktır. Eğer bundan yana bir şey olursa, dediğim gibi insört ten tutun da başka şeylere kadar her türlü olasılığı değerlendirebiliriz. Bu biraz da sizin ne diyeceğinize bağlı. Ama bana mesela şu anda görünen o ki, özellikle de o baskı tekniği yüzünden insört gibi bir şeyi ya da en azından birkaç tane ....in öyle olmasını tercih edecekmişsiniz gibi görünüyor. Çünkü ben bunu hiç düşünmedim daha önce. Şimdi düşününce , bizim bültendeki fotoğraf kalitesinin sayıdan sayıya değişmesi şimdi gözümün önüne gelince mesela yazık olur yani. Onu öyle daha düzgün bir şekilde basılacak bir nesne olarak ayırmak daha doğru olur. Ya da hiç ayırmayız bültenin içinde kalır ama ortasına dört sayfa fasikül olarak gireriz mesela o da olabilir gibi olasılıkların hepsini değerlendirmek bunu da biraz sizin gördükleriniz hapsettikleriniz ortaya çıktıkça değerlendirmek lazım. Bizim tek söyleyebileceğimiz bu konuda rahatız. Yani sizin önerilerinizle şekillenebilecek bir tarafı var.

Ses- bültende görüntüler normalde renkli mi siyah beyaz mı.

Ses- siyah beyaz hepsi.

Ses- biz renkli olabilir miyiz. Yoksa siyah beyaz mı.

Ses- olabilirsiniz. Zaten o şeye girdiği anda hani bültenin kendisinden ayrılırsa eğer öyle bir şey olabilir yoksa içine dağıtalım  derseniz mesela sayfaların aralarına bunları koyalım derseniz o zaman olasılıklarımız azalmaya başlar. Çünkü böyle bir şey için bültenin bütünü renklendirmemiz mümkün olmaz , yani ya ortasına ya dosyanın başına sonun fasikül olarak girersek ayrı bir kağıda renkli siyah beyaz istediğiniz teknikte bunu basma şansımız olur. Hatta şöyle bile olabilir, mesela ortasına basarız o fasikülü öyle birbirine açılan yapraklar şeklinde değil de direkt açılan katlama yaprak olarak da basabiliriz. Bunlar hep sizin getireceğiniz önerilerle ilgili. Yani toplam sekiz sayfa dediysek, o sekiz sayfa böyle böyle açılan şeklinde değil de göbeği açıttınız mı, onda şöyle bir dört sayfalık kısım yan yana yerleştirilmiş fotoğraflar o da olabilir. Ayırdığınız anda her şey kolay. Baskı tekniği açısından. Ayırmazsanız içine girdiğinde doksan gram mat beyaz kağıda siyah beyaz.

Ses-.. halinde olamaz mı...

Ses kadın-  insört derken kartpostal kılıklı şeyler de olabilir

Ses- tabi tabi , kartpostal gibi de olabilir. Çok haklısın. Çok da güzel olur.

Ses-- ... yazarız...

Ses- bunların hepsi sizin üreteceklerinizle bu bültenin kuracağı ilişkiye bağlı. Yani ayın on ikisi bizim geri beslemelerimizin son tarihi sizden de diyelim ki 12-13 gibi gelirse hep birlikte oturup elimizde şunlar var deyip sizin önünüze koyup bizden gelenleri de koyup bakacağız.

Ses- ne zaman...

Ses- on iki Pazar günü. Diyelim ki .. on dördü oluyor... sizinle bir araya gelip son halini verip en geç o tarihte içeriye vermemiz lazım.

Ses- bence çok geç....

Ses- hangi açıdan.

Ses- bir sürü karar vermek gerekiyor. Biz malzemeyi getirdikten sonra nasıl yerleşecek , baskı tekniği ne olacak, ... hani bütün bunlar aslında fotoğrafları üretip getirmek kadar aslında vakit alan bir süreç. Ve belki aslında herkes kendi başına yani. Bir kişi olarak gidip dolaşacak, kendi kafasına göre bir şeyler toplayıp geri gelecek. Esas daha kızışık (sıkışık) olan süreç ondan sonra bunların farklı fikirlerin farklı kişilerin yan yana bir masada bir kağıdın üzerinde nasıl duracağının kararı süreci olacağı için aslında orda daha çok ...

Ses- insört haline gelecekse bülten basım tarihinden bağımsız da ...

Ses- tamamen bağımsız olur. Ama onun kararını vereceğiniz son tarih açısından sen herhalde bunu söylüyorsun.

Ses kadın- ama şimdi mayıs bülteni tamamen bu konuyla ilgili olmayacak mı.

Ses- evet..

Ses- dosya kısmı, onun dışında bir dosya dışı kısmı var ama dosya konusu bu. Onu da size söyleyelim . bizim kafamızda dosya konusu ile ilgili durum biraz şöyle. O konuda da fikriniz olsun. Planlamacılarla bir toplantı yapacağız bir tane de yarışmacı mimarlarla toplantı yapacağız. O iki toplantının bant çözümlerini onlarla birlikte de değerlendirerek, kendi içinde bir kurgu olarak akıtmayı düşünüyoruz ve o kurguyu hani böyle biteviye giden bir bant çözümü şeklinde değil de parçalar parçalar parçalar ve onların ilişkilendiği şeyler şeklinde yapabiliriz diye düşünüyoruz.  Bir de bunu dışında o üçüncü gruptan istediklerimizden inşallah bir şeyler geri dönerse onları da kendi içinde başka bir kurgu olarak yerleştirmeyi düşünüyoruz. Yani genelde şu ana kadar kafamızda beliren bu. Ama toplantılar bize ne verir. Biz onlarla ondan sonra nereye gideriz onu da çok bilmiyoruz. Belki mimarların toplantılarında diyecekler ki bu bahsettiğiniz projelerin hepsi için bir sayfa ayırıp o bir sayfaya biz bunları böyle lap diye koyalım. Biz de diyeceğiz ki yok öyle koymayın n’olur yapmayın falan.. böyle biraz şey geçecek ama şu andaki genel yaklaşımımız o şekilde gitmesi. Öyle düşünüyoruz. Çünkü... o da şundan kaynaklandı. Tolga nın demin söylediği. Hani bülten bir çıkış noktası. Bültende biz çok fazla şey söylemiş olmayalım istiyoruz. Yani mesela onu bir bant çözümü gibi koyarsak oraya, yani mevzu bu, tartışıyoruz. Havasında koyalım ki insanlar eklemlenebilecekleri yerleri kendileri tarifleyebilsinler. Bu bülten önlerine gittikten sonra. Biz bunu belirli bir yazı formatında bu da budur diye söyleyerek koyarsak ha işte 2020 Ankara da buymuş, arkadaşlar da yapmış deyip kalmasın kimse yerinde.

Ses- o zaman ürün haline geliyor. Sanki çalışmanın ürün bu bültenmiş.

Ses- belki de bu çalışmanın içinde sizinki açısından olan durumda da en önemli taraf o. Yani sizinkinde de mesela bitmiş bir sergi katalogu gibi durmaması gerekiyor belki o anlamda. Bitmişlik görüntüsünün ötesinde aslında sadece bir başlangıç ifadesi. Hani ondan sonra belki atölyelere ait.. belki şey .. başka şeyler... eğer onu nesnenin kendisinde ifade edemezsek en nihayetinde altına yazmak gerekecek. Yani bültenin içinde bir yerlerde demek gerekecek, artık biz bülteni o şekilde kotaramazsak, bakın bu bir başlangıçtır diye... alt yazı olarak.. mecburen... böyle bir şey koymak...

Ses- bir kendini tekrar eden ..... var, yani kent içinde, bir de ünik olan yerler diye. Mesela kaldırımlar, parklar, konutlar, bacalar, pattern altları, yani çatıların üstündeki antenler şunlar bunlar. Ondan sonra bir de ünik olan yerler.. yani tekrar eden şeylere bakışlar. Onlara eleştirel ve beğenilen örnekleri ile ünik olan yerler. Gençlik parkı , Kızılay kuğulu  park gibi. Ankaranın zaten oluşmuş ve bir yere gelmiş olan alanları. Diye ayrımlar yapılsa. Çalışmada kolaylık sağlar mı. Diyelim ki mesela sadece çatılar , olabilir yani.  En üst katlarda yeni bir değişiklik yapıldı. Artık çatıları kullanabiliyorlar. Halbuki o zamana kadar çatılar korkunçtu. Yani ben sadece baca için , bacalar şöyle olsa diye bir şey söylenebilirdi. Ama yeni bu son kat kullanımıyla birlikte o bir tür ..şeye ulaştı forma ulaştı. Ama ne bilim. Antenler,yş çanak antenler filan gibi mesela. Neyse daldım da......yani böyle pattern lar var. Bir de ünik olan alanlar var. Öyle bir ayrım yapılsa da bir tasnif falan daha kolaylaştırır mı.

Ses- bunu geneli için mi söylüyorsunuz.

Ses- yok çalışmaya başlamak için.

Ses- benim görüşüm, çalışmaya başlamak için hiçbir sınır hiçbir ayrım yapmıyoruz. Başlangıç noktası herkeste tamamen kişisel ve serbest kalsın bu aşamada ondan sonra bu kişisel ve serbest tavırlar kendi yollarını koyduğunda kesimlerini ayrıştıkları yerleri dönüştükleri durumları tariflemeye başlayacaktır diye düşünüyorum. Bizim umudumuz kesişimlerin mümkün olduğunca çok olması. Eğer olursa. Ama bunu baştan, cebren kesiştirilmiş bir şey haline getirmek çok doğru olmaz diye düşünüyorum. Baştan onu yapmayalım  ama sonradan bu kendiliğinden buna dönüşebilir zaten. Bu hepsi için geçerli. Bütün o saydığımız dört kolun tamamı için geçerli. Eğer öyle olsa mesela biz şöyle bir şey planlıyorduk. Daha sonra bunu ilk başta kesinlikle söyleyemeyeceğimizi düşündük, baştan bu yarışmacı mimarlar var ya, dönelim Ankara da ondört tane spot yer seçelim, oralara hayali eskizler isteyelim. Neyse hayali çıksın ortaya şeklinde. Sonra bundan ne yapıyoruz biz şeklinde hemen bir geri döndük. Yani öyle bir sınırlamayı koyup yapmak belki bu çalışmanın beşinci altıncı aşaması. Yani böyle bir sürü şey ortaya çıktıktan sonra böyle bir şey olabilir. Bu bir sergi olabilir, çok büyük bir şey olabilir. Ama o hale dönüşmesi için biz başta önünü mümkün olduğu kadar açık tutmayı tercih ediyoruz. Büyük ihtimalle oralara doğru kesişimler olacaktır. Sizin dediğiniz şeylere doğru da kesişimler olacaktır ama onları baştan doğrudan koymayalım  diye düşünüyorum. Sizin .....

Ses- bence ... burada beş kişi fotoğrafçıyla beş kişi ile sınırlı kalacak. Başlangıçta herkes malzeme.... mayacak.

Ses- biz kaç kişi çağırdık bu atölye için. Şu anda gelemeyen birkaç arkadaş var da onun için soruyorum, onlara da aynı şekilde aktarılacak, şu bant çözümü bitince... yedi....

Ses- bence bu gayet iyi bir rakam..

Ses- zeynep var, bir de alper var. Bence de iyi. Biz zaten yedi sekiz gibi tutmayı uygun görmüştük. Sizce az mı.

Ses- yeterli bir başlangıç için...

Ses- illa ki böyle bir çalışmanın içinde olması gerektiğini düşündüğünüz birileri varsa hemen önerebilirsiniz. Bu kaydın bir sebebi de o. Hemen onlara iletebiliriz. Sorularını  cevaplandırabiliriz. Hemen çalışmanın içine dahil edebiliriz ama bunu ilk başta kontrolsüz olarak genişletmeyelim. Mesela siz genişletin istedik. Diğerlerine de onu söyledik. Yani bütün bu tartışmaların içinden adım adım siz bu tartışmaları başkalarıyla yaparak, onlar başkalarıyla yaparak böyle adım adım kendiliğinden genişlesin istedik , çünkü baştan kontrol edemeyeceğimiz bir büyüklükle nicelikle karşı karşıya kalırsak zor olur, anlatamayabiliriz  derdimizi diye düşündük. Şimdi şeye dönersek yiğit in o tarih çok uzak önerisine, ben orda takılıp kaldım da. Senin önerin nedir. Nasıl yapalım. Başka itiraz eden olmadığı için sana soruyorum.

Ses- ... baskı noktasına gelmiş olarak malzemeyi vermemiz mi gerekiyor.

Ses- evet, en son bütün dosyası ile birlikte .. alın bunu tasarlayın ve bir nesne haline getirin diye bizim en geç ayın on beşinde bütününü vermemiz gerekiyor. Orda bir kasıt da şu ,yani işte o yazılar nasıl olacak, fotoğraf altları nasıl... spotlar nasıl ... yani onların hepsi bitmiş olarak vermemiz gerekiyor.

Ses- benim söylediğim şuydu...eğer sait ? in tasarımında da .. tamamen görsel ağırlıklı ayrı bir bölüm gibi duracaksak eğer bu sayfaların tasarımı sürecine de katılmamız lazım.

Ses- o .. zaman zaten.

Ses- ya on eşinden sonra ... sürecine karışmak halinde olabilir, ya da o sürece, yani on eşine geldiğimizde zaten biz kendimiz az çok getirdiğimiz malzemeler nasıl yan ana gelebilire karar vermiş olabiliriz.

Ses- isterseniz şu sorunun cevabını bir netleştirelim. O bizi çok yönlendirir çünkü. Yani baskısı özellikle tamamen  ait diye ayıracağımız bir kısım baskısının kaliteli olması gerektiği  düşüncesinden yola çıkarak onu bir defa bu tasarım durumunun tamamen dışına itebiliriz. Yani ayın onbeşinde başlayacak şey var ya, ya da haldun un dediği gibi kartpostal falan olacaksa mesela siz öyle bir öneriyle gelirseniz tamamen dışına itebiliriz o ayın yirmibeşine kadar tasarının bitirilip matbaaya yollanırsa bültenle birlikte ikisi birlikte orda  basılır harmanlanır gelir. O zaman bir süre kazanmış oluruz orda. Onun dışında sizin ürettiğiniz şeylerden bazılarının bültenin içinde yer alması için se son gün onbeşi olur. Yani bazı şeylerin ilişkilenmesi açısından eğer öyle bir şey oluşursa. Onun için son gün onbeşi olur. Biz onun için onları onbeşine kadar alırız böyle istekleriniz varsa , şu yer olabilir, bu yer olabilir diye ilettiklerinizi onları tamamen o kullanım içinde …. Le teslim ettikten sonra biz kendi içimizde nesnenin büyüklüğünden bilmem nesine kadar nesneyi oluştururuz kartpostal ya da insört ya da orta sayfa olarak onu da biz hazırlayıp onlara tamam bir de bu var bu da yaklaşık bu haliyle deyip ikinci bir tasarlanacak şey olarak verebiliriz.  Böyle olursa bu bir program oluyor. ( ses- biraz da zaman kazandırmış oluruz) zaman kazandırmış oluruz. Yani onbeşine kadar rahat bir çalışma zamanı onbeşinden sonra onları bir araya getirme zamanı iki tane on gün oluşmuş oluyor. On iki artı on gibi.

Ses- o zaman biz de bir yandan şöyle düşünmüş oluyoruz yani o arada renkli olma ihtimali olan bir ara parça bütün renkli fotoğraf dışında  şansımız var. Geri kalan kıskımda hani siyah beyaz deyip yazıların arasına serpiştirilecek görüntüler de getirme ihtimalimiz var diye düşünüyorum.

Ses- o orta kısımda da gene siyah beyaz olabilir, renklinin orda bir ihtimal olması ve daha iyi kağıda daha iyi basılacak olması.

Ses- siyah beyaz mı olsa…

Ses- tabi renk ayrımıyla basılacak sonuçta siyah beyaz da olsa, aynı teknikle aynı şekilde basılacak. Ama onun için mesela bakın şimdi ben size baskı yapıyım, …. Ün kartpostal fikri giderek beni sarıyor. Yani öyle bir format belki daha iyi olabilir . yani böyle küçük kartpostallar şeklinde değil de daha düzgün böyle daha iri daha farklı ….. ilginç olabilir. Ya da gene ince kağıda basılır insanların kendisi takdir eder. Bakalım…

Ses- yani burada konuşmadığımız şey problemleri olacak. Ortaya daha kaliteli kağıt deyince onun maliyeti olacak şeysi olacak illaki tam ortada olması gerekecek. Biz diyeceğiz ki daha sona doğru daha başa doğru olması bence hepimizde kağıt farklılığı bizi sınırlandıracak.

Ses- farklı kağıtları,…. Göre … derginin içine yayarsak maliyeti çok etkiler mi bilmiyorum.. ortada işte dörderden sekiz sayfa değil de. O sekiz sayfayı işte üç dört sayfa aralıklarla ..

Ses- mümkün değil. Harmanlanması çok zor olur. Yani hele şu andaki bizim baskı tekniğiyle çok ciddi baskı yapmıyoruz, çok zor. Onun sırtlı baskıya dönmemiz lazım o zaman sayfa sayısını arttırmamız gerekir. Bu kalınlık ta bizi biraz zorlar o. Yani başında sonunda…

Ses- yo yo sayfa kalınlığını artırmak demiyorum…

Ses- hayır şimdi bunlar dikişleniyor ya, yani ortadan … yapıldığında fasiküller bölünmüyor. Dikişlendiğinde de dörtlü sayfa  fasikülleri halinde yerleştirilmesi lazım öyle bir harmanlama tekniği tek sayfa için çok zor. Ancak şu olabilir. Ben bu noktada bunu ben hep ayırmayı tercih ederim kendi adıma. Hani orta sayfaya gelsin ortada olsun, şöyle olsun böyle olsun şeklinde diğer nesne ile bir kıyas içine girmesi yerine ortasında dursun ayrı bir nesne olsun. Yani insanlar aldığında ortasında olsun ondan sonra ortalayıp bakabilsin bizim orta sayfamızı da bozmasın, sizin nesnenizi de bozmasın, oraya raptedilmiş kalmasın , insanlar ayırdığında mesela bunu zımbalamayalım. Katlanmış dört sayfa olarak gitsin. İnsanlar onu nasıl istiyorlarsa o şekilde ayırıp istedikleri şekilde kullanabilsinler falan gibi bir sürü şeyi de rahatlatır. İçine insört olarak eklenti olarak girmesi ince kağıttan da olsa  o bültenin bütününe bağlanmaması rahatlatır bir sürü şeyi. Mesela öyle olduğu zaman burada değil de …..

Ses- işte bir o sakıncası var…

ses- belki de bağlanması daha….

Ses kadın- yani koparmış gibi olacağız…

Ses- aslında biz hep tersini tercih ediyoruz. Şimdi bu sayıda bir tane sunuşun baskısı çıkacak. Onu tamamen bültenden ayrılmış olarak yapıyoruz ki aynı formatta a dört olarak bunlardan birkaç tane daha basacağız, insanlar .. biriktirirken onu … gelen onu .. sunuşlar şeklinde bir klasörde biriktirebilsin diye. Sizinkinde belki o anlamda belki bir dahakine belki dört sayfa olmaz iki olur, öbüründe sekiz olur gibi düşünürsek ayrı biriktirilmesi bence daha mantıklı olur . ama bunların hepsi çok kolay çözülebilecek sorunlar. Bir tek orda bizim için maliyet bir kriter. Ama maliyette de dosyanın kendisini şişirmediğimiz sürece, ki şişirmeyeceğiz o konuda kararlıyız, bu sayıda doksan sayfaya çıktı bülten, zaten maliyet falan kalmadı, darmadağın oldu ortalık onun için biz normal dosyamızı gerçekten mantıklı ölçüt olan otuz iki sayfa civarında tuttuğumuz sürece o geri kalan dört sayfalık şeyin oraya eklenmesi çok da ciddi bir sorun oluşturmaz. Maliyet konusunda da bir sıkıntımız olmaz yani. Renkli doğru dürüst basılmış dört yaprak sekiz sayfa bir şey çok rahat yerleşir oraya. Daha fazlası sorun olur. çünkü bir fazla daha dediğimiz zaman on iki ye çıkmak zorunda.  On iki çok fazla iyi durmaz onu onaltı yapalım olur. O zaman ondan sonra sorun olur. Sekiz bana mantıklı gibi görünüyor. Gene de tartışılabilir yani ortaya çıkan ürünlerin sonucunda başka şeylere de karar verilebilir. Yani bunların hepsini söylememin nedeni onlar çok kolay çözülebilecek şeyler. Önemli olan teknik olarak bunun bültenin içinde nasıl yer alacağı, çok kolay çözülür. Önemli olan orda biçim ve ilişki açısından nasıl yer alacağını tespit etmemiz.

Ses kadın- mayıs ayında ve başlangıç olacak… başlangıcı şey yapsak …. Mesela fotoğraf … mesela iki sene önceki  durumu… o ve insanları düşündürmek….. eski hali yeni hali ve yazılarla şiirlerle falan işte bir başlangıç yapsak diye düşünüyorum.

Ses- o içindeki  parçalardan biri. Yani böyle şeyler de geleceğini tahmin ediyoruz. Bizim içinde…

Ses- kadın8- yani başlarda Ankara nın semtlerinden birinin eski ve yeni hali fotoğraflayıp mesela ikisini yan yana koyabiliriz. Birini kartpostaldan baskı yapabiliriz. Başlangıç olarak düşü….

Ses- ama bu bütününü oluşturmaz,

Ses- tabi bu başlangıç zaten.

Ses- hayır bütününü derken dosyanın kendisinin bütününü de oluşturmaz . doğrusu bir sürü şey var ama bu  da önerilerden biri olarak içinde yer alabilir. Zaten bizim çubuk ve gençlik parkı diye önerdiğimiz kısım da o şekildeydi. Onunla ilgili küçük bir eklenti yazı olacak. O ikisini cumhuriyetin hayali olarak koyup ta bugünle karşılaştıran bir parça zaten olacak içinde diye düşünüyoruz.

Ses- son bir şey sorayım…. Getirdiğimiz fotoğraflar bu basılacak olan bülten de mi kullanılacak sadece, yoksa siz bundan üç ay sonra çıkaracağınız başka bir şeyde … koyabiliriz mi diyeceksiniz (gülüşmeler)

Ses- bu mesela benim başıma geldi de. dosya için…. Ben bu konuda çok ciddi hayal kırıklığına uğradım.

Ses- haber verip izin alarak kullansınlar. Yani izin verirseniz.

Ses- biz o konuda .. size bir özür borçluyuz. O tamamen .. dışı gelişen bir  durum. Yani malzemenin kendisinin burada yaşadığı şeyler, geçtiği aşamalarla ilgili.. bir yerde takıldığı zaman malzeme ne olduğunu kaybediyor ve hiç farkına varmadan o şekilde kullanılabiliyor, ama tabi ki öyle bir şey olmayacak. Yani onu her türlü kayda sokabiliriz. O tamamen, yani bizim burada yaptığımız belirlemeye çalıştığımız bir kitaplar için olsun, diğer şeyler için olsun bir telif sistemi var. Bülten için geçerli değil ama bu. bülteni genel anlamda  şey sorayım...aştıran bir parça zaten olacak içinde diye düşünüyoruz.

 aüşünüyorum. çekten mantıklı ölçüt olan otuz ikihep bunların başlangıç noktası olarak t utuyoruz. Ama sonrasında dönüşeceği her nesne ile ilgili … bir de öyle bir sistemi oluşturmaya çalışıyoruz. Şu anda kitaplar için onun konuşmalarını yapıyoruz mesela. İnsanlarla böyle bazı şeyler için bazı farklı yayın türleri için. Dolayısıyla hiç öyle bir şey olmayacak. Ancak bunu biz bu çalışmanın devamı olarak sizin izninizle farklı çalışmalarda kullanmak üzere her zaman arşivimizde bu çalışmanın bütününü korumak isteyeceğiz. Ama  tezlerde falan filan var  dır ya, üzerine not düşülür, sahibinin izniyle kullanılır diye. O kadar yani oradaki şey odur. Gökay a özür borcumuz da ondan. Biz bültende onun getirdiği fotoğrafları … çektikleri bülten için oluşturmuş oldukları fotoğrafları altuğ un takvimde görsel nesneye ihtiyacı olduğu zaman şey olarak değil , nesnenin kendisini hiçbir zaman fotoğraf olarak görerek değil zaten … sıkıntı da oradan çıktı. o fotoğrafı kullandığını düşünerek değil orda bazı lekeler oluşturmak üzere bazı altlıklar kullandığını düşünerek onları seçtik ve kayıp fotoğrafları da bu duruma çok uygun olduğu için yapı olarak zaten…. Çok güzel şeyleri böyle , kendi içinde sıkışan köşeleri olan fotoğraflar olduğu için aldık büyük bir keyifle kullanmış onları altuğ ama….

Ses- .. karşılaştık…a bizim fotoğraflar falan….

Ses- .. aktarılmamış olması size…

Ses- Zeynep özellikle inanılmaz şey oldu. Böyle bir üzüldü hatta. Şöyle ki ilk aşamada da fotoğraflar mesela şu ise karesi şurası atılıyor bülten içerisinde şu şekilde kullanılıyor. İşte yani belirli şu boyutta belki algılayabileceğiniz bir fotoğraf şu boyuta getirilerek yani bir garip oluyor…. Yani olayın bülten içindeki d urumu bir sıkıntıyken bir de böyle bir şeyle örtüşünce sıkıntı o . yoksa bir tanesini kaldırabildik hiç problem haline getirmedik. Birincisini. Ama ikincisi biraz şey oldu. Onunla beraber olunca.

Ses- bu tip problemler mimarlar odası olarak bizim doğamızda var. Yani böyle şeyler oluyor burada ve bunlara engel olmak için elimizden geleni yapıyoruz ama yok canım yani yapmayız aöyle hatalar hele böyle bir çalışmanın içinde yapmayız ama zaman zaman da olabiliyor. Kusura bakmayın.

Ses- yok…

Ses- bunun üzerine sizin fotoğrafları alıp şöyşle bir dahaki bülten de de takır takır….. altuğ a söyleyelim bundan sonra hiç belli olmayacak şekilde yapsın! Genel durum bu. buna bir de takvim koyalım isterseniz çalışma yöntemine takvim belirleyelim. Herhalde başka sizin soracaklarınızla cevaplandırılacaklarla ilgili…

Ses- odanın böyle bir ayırdığı bütçe var mı yoksa bunları biz …

Ses- şimdi bu çalışma için bizim şu ana kadar ayırdığımız bir bütçe yok. 2020 ankara projesi için bunu bülten bütçesi çerçevesinde yürütmeye çalışacağız bülten çerçevesinde yürüyen kısmı bülten kadar olacak. O noktada mesela sizin bunun için oluşturacağınız her türlü maliyeti karşılamaktır. Sadece yani öyle bir maliyet oluştuğunda onu karşılamaktır. Ancak ondan sonra süreçte ….kendisi bir süreç haline gelmeye başladığında o zaman oturup bunu bütçesi oluşturulup , nasıl bir çalışmaya dönüştürüleceği oluşturulup ona göre o kitabın nesnesi, diğer şeyler, sizin telifleriniz falan .. hepsi…

Ses- ben sadece maliyetler açısından sordum.

Ses- maliyetler açısından bu aşamada yani kendinizi çok da serbest bırakmadığınız s ürece o maliyetler bizim iç in her zaman karşılanabilir maliyetler. Onları her zaman şey olarak hallederiz.

Ses kadın- yani ya ihtiyaçlarınızı bana bildireceksiniz biz temin edeceğiz. Ya da bir şekilde fiş gibi yada miktarı gibi fatura karşılığı ..

Ses. Yani bunlarda ben şey tekliflerini bilmiyorum , onları da gül le konuşup size aktarmamız lazım. Bizim açımızdan bunların işte diyaya çekilmesi mi daha iyi mi oluyor, yoksa karta basılması şekli mi daha iyi oluyor, ne yapıyoruz falan, onları arşivlemek açısından nasıl oluyor, siz daha iyi bilirsiniz onları, o kısımlar benim hiç bilgi sahibi olduğum alanlar değil.

Ses- her ikisi de olu…

Ses- öyle mi…

Ses kadın- bazen baskılar bazen negatifler daha iyi sonuç veriyor..

Ses- karta basma… .. taranma gibi bir sorunu var… zaten siyah beyaz olma ihtimalleri varsa….

Ses- biz burada diyayı burada da tarayabiliyoruz. Ayrıca özel baskılarda diyaları direkt film çıkışı aldığımız yerlerde tarattırıyoruz, yüksek çözünürlükte, yani diyada öyle bir sorunumuz olmaz, önemli olan bunun bence şey kısmı, sizin bu çalışmayı geleceğe dönük nasıl tasarlayacağınıza bağlı. Yani bu aşamadan bu arşivin başlangıç noktasını diyarla mı oluşturmak daha doğrudur yoksa negatiflerle mi oluşturmak daha doğrudur. O biraz…….. ( batın sonu )

 İkinci bant

2020 Ankara  “Fotoğraf Atölyesi”

1 Nisan 2003, 18.30

ikinci bant

…insanlara göstermek falan  bu projenin parçası ama bu karta basılacak şekilde olduğu zama negatifler aynı şekilde kullanılamıyor. Onları fotoğraf olarak biriktirip ayrı bir arşiv haline getirebiliyoruz. Abu çalışma kendi sürecini oluşturma dışında burda öyle bir arşivin de parçası olacağı için o anlamda da tamamen size bağlı, yani siz nasıl kullanılacağını doğru bulursanız o şekilde…yap….

Ses- uzaktan anlaşılmadı

Ses- olabilir. Yani bildiğim kadarıyla karta basılacak şekilde fotoğraf üretildikten sonra di aya dönüştürülmesi gösteri amaçlı oluşturulması çok da kolay değil.

Ses- yani…

Ses- karttan dia çekilebilir.

Ses- … şey için de.. diyelim ki dört yüz ya da beş yüz tane fotoğraf geldi ve sen slayt gösterisi için seçtin, içinden otuz tane seçtin. Otuz tanesinin diaya çevirmenin masrafıyla beş yüz tane dia çekmek arasında bir şey yok yani. Negatifte çalışmak kolay .

Ses- bunu noktada hangisi daha ucuzsa, mimarlar odası olarak…

Ses- pek farklı değil.. yani negatifle… tarama yaptığınız zaman… tarama sorun değil deyince ben….

Ses- aşağı yukarı aynı…

Ses-.. zaten burda…

Ses- bunu şaka olarak söylüyorum, bunun maliyetle şeyi yok…

Ses- … birinin fotoğraf çekeceğini zannetmiyorum

Ses- ben de zannetmiyorum. Ama o sadece arşive yaramak açısından değil de , sonuçta bu

çalışmanın burda yapılmış bir çalışma olarak kendisinin, hani arşive yaramak derken, geriye dönüp bakıp ta, kullanılmak anlamında değil de, geçmişte yapılan bir çalışma olarak buradaki yerini almak açısı var. Yoksa sizlerden gelecek fotoğrafların genelde öyle fotoğraflar olduğunu olacağını zaten tahmin etmiyorum.

Ses kadın- arkadaşlar.. şunu da … mimarlar odası bu konuda ne diyor. .. eğer şeyden yaparsa .. o arşiv…

Ses- eğer .. duramazsak

Ses kadın- o işi biz hallederiz sorun değil.

Ses- … onu Selda ile hallediyorsunuz bir şekilde. … ler konusunu. Öyleyse herhalde bundan sonra dağılacağız. Haberleşeceğiz, mail leşeceğiz. Ayın on ikisi, on dördü dedik Salı günü civarına kadar konu üzerinde ilerleyeceğiz. Arada gerek duyarsak herhangi bir şekilde, hemen toplanabiliriz. Tekrar ortak bir şey oluşturmak amacıyla. Biz hemen siz mail ler üzerinden bir grup oluşturup orda da haberleşmenizi sağlarız zaten. Bir şey söyleyecek olursanız birbirinize.

Ses- hem birbirimizden haberdar olmuş oluruz.

Ses- bize gelen verileri hemen oluştuğu anda hemen size aktarırız. Oluşacak olursa. Siz de eğer bir şeyleri çekip oluş… hani Haldun un söylediği anlamda tersine beslemeyi sağlayacak bir şeyler çıkarsa bize hemen aktarabilirsiniz. Neye karar verdiniz şimdi. Dia mı olacak. Evet.

Ses kadın- ben bunu şimdiden söyleyemem, bu tamamen çalışmaya bağlı…

Ses- herkes kendisi karar verecek.

Ses- …. Şimdiden karar vermek…

Ses- siyah beyaz verirseniz zaten sıkıntı… sen ne diyordun.

Ses- ben kendi adıma şöyle yapmayı düşünüyordum. Ben çekecem ne çekeceksem, kendim tarayacam bir şekilde, büyük ihtimal kart çekerim diye düşünüyorum. Üzerinde oynayacam diye de tahmin ediyorum. Sonra cd ye koyup size tif formatında verecem.

Ses- yo ben de zaten öyle çalışıyorum.

Ses- demek üzerinde oynayacan.  Tamam çok teşekkür ederiz. Başka bir şey…..

Bant durdu yeniden başladı…..

Ses- devam etseydi bu.

ses- demin o .. meseleleri…..ben keçiörende mimarlık yaptım. Ben oraya ilk tesadüfen gittiğimde aaa ne güzel bedavadan başka memlekete geldim diye düşündüm. Sonra mimarlar odasının o yayınlarından bir tanesinde gördüm, o da aynı şekilde orayı ele almış yani hakikaten başka bir ülke. Ben oraya turistik gezi falan yapmayı düşündüm. Arkadaşlarımı falan götüreyim diye. O şelalenin, estergon kalesinin …. Onların bunların fotoğraflarını çektim zaten.

Ses- peki orda apartmanları da .. gördünüz mü…

Ses- apartmanlar ayrı…

Ses- hayır hayır küçücük eski evler var bağ evleri…bazıları restore edilmiş. Çok ilginç.

Ses-  bağ evleri… vardı orta….fotoğraf çektim orda. Onları da gördüm orda. Yani zaten o etlik keçiören benim çocuklumun geçtiği yerler. Ben çocukken ordaki derede oynardım. Dere vardı hala var o dere. Sonra o şeker apartmanlar var. Yani böyle çocukluğumuzda şeyleri bir araya getirip yaptığımız şeker apartmanlar var. Sonra mesela çok tuhaf .. birkaç arkadaşın master tezi konusu oldu, siteler konusu var. O Ankara da da İstanbul da da başka kentlerde de var. Çok tuhaf bir şey. Yani sitelerde orası da benim çocukluğumun geçtiği yer. Yıkık dökük marangozhanelerdi orası, sonra öyle bir değişim geçirdi ki, hepsinin cephesi ben buradayım diye çırpınmaktan tuhaf bir şey oluştu. Bu sadece Ankara da değil, başka yerlerde de öyle. Bütün siteler binasının cepheleri yarışıyor, ben burdayım demek için. Bu da mesela o arkadaşların tezlerini okumadım, ne diyorlar bunlar için ama tuhaf bir şey. Keçiören belediyesi keza aynı şekilde. Bir kimlik sorunu var. İnsanlarımızın bir kimlik sorunu var. Bu sorunu o insanlar kendilerini neye layık görüyorlarsa onları yaşamadan aşılacak bir şey değil. Ona karşı çıkamazsın.

Ses- oluşum sürecini biliyor musunuz peki. Yani keçiören belediye başkanının birebir baskısıyla orda keçiören de bütün imara gelen projeler üzerinde kendisi ve yetkilendirdiği birkaç kişinin şuraya bir kemer ne iyi gider, buralara yeşil armut rengi perforje yapalım şeklinde….

Ses- … paylaşıyor.. git sor sanayine şurda burda esnafa. Bana hizmeti bu adamlar yapıyor diyor adam. Adam memnun. Oyunu yüz kere daha olsa melih gökçek e verecek. Yani adam memnun.

Ses- bir de yani aynı şey bakanlıklar için de geçerli. Vaktiyle ..sadece farklı ekipler var. Benim partide gördüğüm şey , paylaştığın ve paylaşamadığın fikirler gibi ayırabilirsin ancak.

Ses- bakanlıklar ama bir toplu planlama. Aradaki farkı onun şey, …. Mesela bakanlıklar çerçevesinde bütün cumhuriyet dönemi ankarasını ele alırsan, egi ile holsmeister in yaptığı çok farklı. Yani egi mesela sayıştayı ticaret lisesini konservatuvarı yaparken çok farklı davranıyor, hemen hemen aynı şeyi….. holsmeister çok farklı. Onun etkili olduğu alanda evet öyle bir şey var ama o da bütününü planlama yetkisi verildiği için ve adam mimar olduğu için. Turgut altınok taki durum, işin biraz çığırından çıktığı yer adamın bunu tamamen şey hobi ? olarak yapıyor olması. En azından sen bir ülkenin yönetici kademesi olarak bu her zaman yapılabilecek bir şey, zaman zaman bütün dünyada çeşitli ülkelerde belli mimarlara böyle yetkiler verildi. Şu anda aynı yetki Londra da Rogers…. Mesela. Halen var öyle bir şey. Rogers Londra yı çeşitli kademelerde  planlıyor mesela. Binaların tiplerine kadar. Holsmeister e de böyle bir yetki verilmiş zamanında. Ha buna katılınmayacak durumlar olabilir burda ama Turgut altınok taki durum tamamen farklı. O hobi olarak yapıyor yani. Hobisi mimari projeler üzerinde renk biçim ve kimlik aktarmaya çalışmak o yüzden de diyorum ki sorunu kimlik sorunundan daha öte bir sorun yani direk birebir projeleri önüne alıp beğendim beğenmedim diye üzerine not veriyor. Türkmenbaşı nın durumunun bir benzeri tam olarak yani.

Ses- yine mesela beyaz.. kemal…. Mermer yatakları gitmiş vaziyette. Çünkü yani bütün yeni yapılan binaları beyaz mermer kaplatıyor. Ne olursa olsun. Hepsinde işte mutlaka kubbe, konut yapısı olsun kemer, yalancı kolonlar. Disneyland gibi bir şey şehir.

Ses- paristeki pompidou sanat merkezinin o şekilde oluşmasında George pompidou nun çok büyük katkısı var yani. O da öyle bir baskıyla oluşuyor ama adamın yaptığı tek baskı şu. Yedi cihanda görülmemiş bir bina yapacaksınız buraya diye baskı yapıyor. Yarışmayı onun için açtırıyor, yarışma jürisi üzerinde baskı kuruyor, falan ama adamın yaptığı şey projeyi önüne alıp bina şöyle olsun diye üzerine notlar d üşmek değil. Aradaki fark bence sadece o. Bence başka fark yok.

Ses- ben ilk söylediğini önemli görüyorum. Yani kentte yaşayan insanları doğrudur yanlıştır diye tasvip edemezsin. Yani nasıl ki, türkiye de değişik .. insanlar var. Değişik… onlar yanlış düşünüyor, yanlış yapıyor deyip onları dışa atamayacağın gibi, tam tersine bağrına basmak gerektiği gibi, kentte onların oluşturduğu mekanlara da karşı çıkamazsan. Yani bu ayrım nasıl yapılacak bilemiyorum. Benim gözümde ileriye dönük planlamalar var mesela. İşte şeyleri onun için seçtim. Aynı şekilde parklar için plan da düşünüyorum. Yani, parklar mesela, neden şimdi müthiş bir yaşlı kesim var. Mesela kuğulu park a geçen gün gittiğimde aa dedim her kes Ankara da kentli olmuş. Çünkü kuğulu park eskiden belli bir kesitte insanları görülüyordu. Şimdi her türden insan kar yağmışken, filmlerde görüldüğü gibi, kar var her taraf d olmuş ve her türden insan gelip onu yaşamak istiyor. Bu kent nüfusunun zenginleşmesi bir anlamda. Ve mesela parklarda neden atölyeler yok filan gibi şeyler düşündüm. Bir parkta atölyelerin olması yaşlıların orda çalışma, çocukların orda o hayatı paylaşması geleceğe dönük bir tasarım ve kimseyi dışlamıyor. Yani kimse senin yaptığın yanlış demiyor.

Ses- kentli ile ilgili bir sorun yok…. tek sorun…

es- doğrudur tabi o ayrı bir konu…bir müddet sonra alışılıyor. Mesela melih gökçek burayı şeye çevirdi, yani her köşede bir su akıyor şakır şakır. Önce çok tepki duydum ama sonra alıştım . şu kızılaydaki şeye bile alıştım yani. Ama yani….ben yaptım oldu diyor adam. Onun yaptığını yıkmak bana kalsa belediye başkanı olsam. Bu üstgeçitlerin büyük bir kısmını ortadan kaldırırım. Çünkü onun amacı farklı. O orda kendi damgasını basmıyor. Oraya kendi müteahhitine iş veriyor. Ama o zincirli şeylerin belki zincirlerini kaldırırız, aynı sular durur…(gülüşmeler)

ses kadın- ama bunlar gerçekten benim gözümde , bildiğim kadarıyla, çok bilinçli yapılıyor. Şimdi cumhuriyet dönemi ankarasına ait ne varsa hepsi hafızalardan silinsin diye özel çaba sarf ediliyor. Benim gözlemlediğim bu. meydanların hiç birinin eski kimliği kalmadı. Yani Ankara da toplasanız kaç tane meydan var ki, hiç birisinin eski kimliği kalmadı. Özellikle her birine bir şeyler yaptı. İşte ne bilim keza işte o .. zam ? Mimarisini anımsatan işte o şeyler, fıskiyeler bilmem sular şeyler. Artık dediğiniz gibi kanıksıyor insanlar. Hele bizler de kanıksıyorsak gerçekten şey….

Ses- tabi burda çok daha acı olan, hadi cumhuriyet dönemiyle hesaplaşması zaten adamın temel hedeflerinden biri. O şey… ama daha acı olan bütün bu hesaplaşma sırasında sivil mimariyi de tamamen göz ardı ediyor. Bütün o bakış açısının sonucunda işte Yahudi mahallesinden tut da Erzurum mahallesine kadar bütün o sivil mimari büyük şehir belediyesinin hiçbir programının hiçbir alt başlığının konusu değil. Onu mesela büyük kent kapsamında ele alan her şeyi de yok ederek ilerliyor. Ve diyelim ki cumhuriyet dönemi ile bir hesaplaşması var diyelim ki Yahudi mahallesi ile bir derdi var, ama mesela Erzurum mahallesi ya da kale içindeki öbür tarafları sancak ı ? falan onların açıklanabilir bir hali de kalmıyor çünkü oraları da tamamen çökmeye terk ediyor. Hacı bayram meydanını da o şekil düzenlemeleri var. Otoparklar…

Ses- ama bunu sen söyledin zaten. Bu ayrı bir çalışma konusu…

Ses kadın- ama o çok uygun. Kendi mantalitesine çok uygun.

Ses- çok uygun . o daha tehlikeli diye düşünüyorum. Yani cumhuriyet dönemiyle hesaplaşması onu yok etmeye çalışması .. o şey zaten hedefi . o onu makul görüyor, karşı çıkışın da var. Ama diğeri yani bütünüyle bir şeyi hafızayı bütün parçalarıyla yok edip yerine yeni bir şey koymak ki, o daha tehlikeli. Yani Altındağ belediyesinin yaptığı bazı şeylerde karşı çıkışları… şimdi gençlik parkıyla ve korunacak bir sürü şeyle ilgili olarak hazırladığı yeni projeler falan hepsi aynı kapsamda ve onlar daha tehlikeli. Ve örneği de yok. bu Turgut altınok ile melih gökçek in Türkiye sathındaki 2600 belediyede de örneği yok. Konya mesela bu açıdan çok ilginç. Aynı görüşün şeyi, ama Konya nın bu konuları ele alış biçimi, Konya belediyesinin çok daha farklı. Konya belediyesi bu işi bilen adamlar kimdir diye yola çıkıp, bu adamları toplayıp, onlarla bütün kent kapsamında bir tasarımın üzerine her şeyi koyarak ilerliyor ve Konya da son halini gördünüz mü bilmiyorum, bu tramvaylarla onların oluşturduğu bir çeperin dışına yavaş yavaş yayılan yayalaştırılmış araca hafif açık daha araç alımı şeklinde böyle kademe kademe giden o……

Bant bitti

13 775

Okunma Sayisi : 5434
Adres : Konur Sokak 4/3 06420 Yenişehir / Ankara • E-posta : info@mimarlarodasiankara.org
Telefon : 0 312 4178665 • Faks : 0 312 4171804 • GSM Santral : 0 533 4777967
Son Güncelleme : 17.05.2024 - 15:40:42
Şu an 1 kişi online | Hukuki Şartlar ve Gizlilik Hakları